Eskiler bilirler. "Battlestar Galactica" adlı TV dizisi yıllarca severek izlenmiş, her bölümü heyecanla beklenmiş bir bilim kurgu dizisidir. Hatta bir söylentiye göre "Terminator" filmlerinin ilham kaynağıdır. Makinaların Dünya'yı ele geçirişi, yarı organik yarı inorganik androidler, vb. hepsi yıllar öncesinde Battlestar Galactica'nın konuları içinde işlenmişti. İşte o dizinin bir de filmi yapılmış.
Gelin 2012 yapımı "Battlestar Galactica Blood and Chrome" adlı diziye bir bakalım. William (Luke Pasqualino), yeni yetme bir savaş pilotudur. Makinaların, insanlara hayat şansı tanımadığı bir dünyada yapılacak en iyi iş makine öldürmek olduğu için pilot olmuştur. Göreve başladığı gün çok heyecanlıdır, büyük bir savaş gemisi kullanacağını hayal etmektedir. Amacı Birinci Cylon Savaşında onlarca makine haklamaktır. Ancak kendisine derme çatma bir gemi, huysuz bir yardımcı pilot, bir de tehlikeli ve güzel bir kadın mürettebat verilince işler karışır.
Filmin diyaloglarının çok suni olduğunu söylemekte fayda var. Oyunculuk denen şeyden zaten eser yok. Dekorlar ve makineler dizinin konseptine paralel olduğundan dolayı her şey tuşlu. Bu da dokunmatik özellik ya da sanal ekrana alışmış olan bizler için çok sırıtıyor.
Kısacası film çok sıkıcıydı. Daha önce izlemiş olduğum "Serenity" ve "Sunshine" bilim kurgu filmleri için de aynı şeyleri hissetmiştim. Ama eğer siz o filmleri beğendiyseniz, bunu da kesin beğenirsiniz. Yani siz bilirsiniz.
Hayata İyi Seyirler...
Gelin 2012 yapımı "Battlestar Galactica Blood and Chrome" adlı diziye bir bakalım. William (Luke Pasqualino), yeni yetme bir savaş pilotudur. Makinaların, insanlara hayat şansı tanımadığı bir dünyada yapılacak en iyi iş makine öldürmek olduğu için pilot olmuştur. Göreve başladığı gün çok heyecanlıdır, büyük bir savaş gemisi kullanacağını hayal etmektedir. Amacı Birinci Cylon Savaşında onlarca makine haklamaktır. Ancak kendisine derme çatma bir gemi, huysuz bir yardımcı pilot, bir de tehlikeli ve güzel bir kadın mürettebat verilince işler karışır.
Filmin diyaloglarının çok suni olduğunu söylemekte fayda var. Oyunculuk denen şeyden zaten eser yok. Dekorlar ve makineler dizinin konseptine paralel olduğundan dolayı her şey tuşlu. Bu da dokunmatik özellik ya da sanal ekrana alışmış olan bizler için çok sırıtıyor.
Kısacası film çok sıkıcıydı. Daha önce izlemiş olduğum "Serenity" ve "Sunshine" bilim kurgu filmleri için de aynı şeyleri hissetmiştim. Ama eğer siz o filmleri beğendiyseniz, bunu da kesin beğenirsiniz. Yani siz bilirsiniz.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder