25 Mayıs 2017 Perşembe

"Yolcular" Mutlaka İzlenmesi Gereken Bir Bilim Kurgu...

Sinemalarda fragmanını izlediğim bir film vardı: "Passengers" Fragman konuyu zaten veriyordu. E karakterleri de gösteriyordu. Filmin sonu da belli gibiydi. "Bu ne Yaw? Hayatta izlenmez!" dedim kestim attım. Sinemalarda üç hafta kadar gösterimde kalan filme zerre kadar gitme isteği duymadım.
Geçenlerde film portalında yine aynı filmi görünce "aman iyi hadi izleyeyim bari" dedim ve izledim.

Keşke sinemada izleseymişim. Çok pişmanıııııımm :)))

ÖZET
2016 yapımı "Yolcular" (Passengers) adlı film bilim kurgu türünde. Hikayeye göre 5000 kişilik bir gezegen gemi, dünyadan ayrılıp başka bir evrene doğru yola çıkar. 100 yıllar sürecek bu yolculukta mürettebat da dahil herkes kapsüller içinde derin uykuya daldırılmıştır. plana göre menzile 4 ay kala herkes uyanacaktır. Gemi bu süre boyunca seyahatine tatlı tatlı devam edecektir. Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz ve meteor yağmuruna tutulan gezegen gemide elektrik hasarı oluşur. hasara bağlı olarak kapsüllerden biri bozulur ve haydeeeeee!!!... Jim Preston adlı genç adam menzile 200 yıl kala uyanır. Koskoca gemide uyanan tek kişi Jim'dir ve kapsüle girip tekrar derin uyumak için büyük çaba sarf eder ama olmaz olmaz yine olmaz. Artık Jim -çaresiz- hayatta kalmanın ve kendini oyalamanın bir yolunu bulmak zorundadır.  

KÜNYE
Filmde Jim Preston'ı Chris Pratt oynuyor. Kendisine Jennifer Lawrence, Michael Sheen, Lawrence Fishbourne ve Andy Garcia eşlik ediyorlar.

Filmin senaristi güçlü bir yazar: Jon Spaihts. Beyefendiyi Promethius'un ve Dr Strange'in yazarı olarak da tanıyoruz. Kaldı ki daha önce bu iki filmi izlediyseniz üç film arasındaki benzerlikleri yakalayabilirsiniz. 

YORUM
Ben filmi beğendim. Fikir güzel. Filmin fragmanında eleştirdiğim kısımların cevapları filmde tatmin edici düzeyde verilmiş. 

Diğer tarafta film boyunca sorduğum bazı soruların cevapları filmde yoktur. Mantık hatası oluşturmuyordu belki ama filmin havada kalmasına sebep oldu.

Ha eğer bilim kurgu seviyorsanız mutlaka izlemeniz gereken bir film. Kesinlikle pişman olmazsınız.

Hayata İyi Seyirler...

"Çin Seddi" Çin Seddi ve Çin Hikayeleri Hariç Ne Ararsan Var...

Çin Seddi bilmem kaç yıldır orada dururdu; kimsenin aklına gelmezdi o büyük yapıtla ilgili bir film yapmak. Nihayet birilerinin aklına gelmiş ama onlar da yapa yapa bu filmi yapabilmişler. Hay ben...

ÖZET
2016 yapımı "Çin Seddi" (The Great Wall of China) adlı film. Fantastik türde. Hikayeye göre Avrupalı bir grup tacir Çin'de üretilen ve çok para eden 'siyah toz'un ününü duymuşlar ve Çin'in derinliklerine doğru yola koyulmuşlardır. Ancak bu yolculuk hiç de düşündükleri kadar kolay olmamıştır. Coğrafi şartlar, sert iklim ve yol üstündeki vahşi kabileler Avrupalı kafileyi epeyce hırpalamıştır. Kafileden geriye sadece William ve Tovar kalmıştır. Onlar Çin Seddi'ne kadar ulaşmayı başarmışlardır ancak karşılarına hiç beklenmedik bir düşman çıkmıştır. Yeşil kanlı, sivri dişli, ejderhamsı ya da dinozorumsu vahşi bir yaratık. İki usta savaşçı bu yaratığı öldürmeyi ve sağ kalmayı başarmıştır. Ancak Çin'in bu yaratıklarla başının fena halde dertte olduğunu ve patlayan siyah tozun neden bu kadar önemli olduğunu anlamaları uzun sürmeyecektir. 

KÜNYE
Filmde Willam'ı Mat Damon oynuyor. Beyefendi aynı zamanda filmin yüzü. 

YORUM
Filmin görsel ihtişamı sahiden görsel ihtişam. O renklerin kullanılışı, o slow motion savaş sahneleri, vay anam vay... 

Gel gelelim Çin Seddi denen film Çin Seddini anlatmıyor. Çinlilerin hikayesi denen film Çinlilerin hikayesini anlatmıyor. Filmin starı Matt Damon olduğu için ister istemez odak noktası değişiyor. Mihenk taşları doğru yerde değil sizin anlayacağınız.

İzleyelim mi derseniz? Vallahi maalesef tavsiye edemeyeceğim. O güzelim dekorlara, o güzelim kostümlere yazık olmuş. Yönetmen iyi de senaryo kötü öyle diyeyim. O yüzden varın gidin başka film seyredin. 

Hayata İyi Seyirler...

"Hesaplaşma" Otistik Muhasebecinin Sıra dışı Hikayesi...

Bir öğretmen olarak geçen sene katıldığım seminerlerin birinde hocamız bir istatistikten bahsetti. "Artık özel eğitim merkezine gelen çocukları 10'da 8'i otistik" dedi. Ve biz -bütün salon- ürperdik. 

Otizm kavramıyla tanışmamız epey eskilere dayanıyor gerçi. Taaaa "Yağmur Adam" dönemlerine kadar uzanıyor diyebiliriz. Şimdi ise her yer yağmur adamlarla dolu. Haliyle bu tür insanların hikayelerini anlatan filmler de sayıca artacaktır. 

İşte yine bir otistiğin hikayesi geliyor.

ÖZET
2016 yapımı "Hesaplaşma" (The Accountant) adlı film aslında bir suç filmi ama sığ gözlerle bakınca drammış gibi görünüyor. Hikayeye göre Christian, asker babadan olma ve ev hanımı anneden doğma otistik bir çocuktur. Christian 10 yaşlarına geldiğinde hastalığı iyice artar ve annesi bu duruma daha fazla dayanamayıp çocuklarını da kocasını da kaderlerine terk eder. Otistik çocuk bu duruma aşırı verse de olan olmuştur. Asker baba, çocuklarını kaderlerine terk edecek bir baba değildir. Çocuklarının, özellikle de Christian'ın eğitimiyle birebir ilgilenir. Aradan yıllar geçer Christian büyür ve başarılı bir muhasebeci olur. Ancak Christian sıra dışı otistik becerileri sayesinde vergi sisteminin açıklarını bulur ve müşterileri için evrakta sahtecilik konusunda saman altı bir imparatorluk kurar. Tabi bu işler zamanla başına epeyce bela açacaktır...

KÜNYE
Filmde otistik muhasebeciyi Ben Affleck oynuyor. Başrol fena halde güçlü olduğu için; hatta o kadar ki film artık biyografi filmi olduğu için diğer oyunculara değinmeye pek gerek yok. 

YORUM
Film çok güzel. Ben çok beğendim. Annesinin terk ettiği, asker babasının eğittiği, otistik bir muhasebeciden bir suç makinesi nasıl olur deseniz ancak böyle olurdu derim. 

Mutlaka izleyin derim. Hele ailenizde böyle özel çocuklar varsa mutlaka izleyin. Ne yapmanız ve ne yapmamanız gerektiği konusunda size bir kaç fikir verebilir. 

Hayata İyi Seyirler...

"Halk Düşmanları" Çetrefilli Gangster Filmi Sevenlere...

Bir filmde birden fazla star oyuncu oynuyorsa ister istemez o film izleniyor. İzleyicisi çok oluyor olmasına da her zaman iyi bir film olduğu anlamına gelmiyor tabi. İşte öyle bir film var şimdi sırada. Yıldız oyuncusu bol; yıldızı düşük bir film...

ÖZET
2009 yapımı "Public Enemies" (Halk Düşmanları) adlı film bir polisiye ve suç ve dram ve kovalamaca filmi. Hikayeye göre 1930'lar Amerika'sında gangsterlerin yıldızı iyice parlamıştır. John Dillinger, Bebek Yüzlü Nelson ve Tatlı Çocuk Floyd üçlüsü Amerika'yı kasıp kavurmaktadır. En güvenli Amerikan bankaları bile soyguna uğramaktan kurtulamamaktadır. Bu azılı ve eli kanlı gangsterleri yakalamak da neredeyse imkansız gibidir. Zira polis merkezindeki ajanlar o kadar çaylak ve man kafadır ki tecrübeli gangsterler onları kolaylıkla atlatabilmektedirler. Ama Amerikan Polis Teşkilatı FBI, bu eli kanlı katillerden kurtulmaya and içer ve meseleyi halletmek için özel bir ekip kurar. Bakalım söz konusu masa, bu zorlu işi kotarabilecek midir???

KÜNYE
Filmde eli kanlı gangsterlerin başını Johnny Depp oynuyor. Polis merkezindeki dişli polis ekibinin başında ise Christian Bale görülüyor. Bunun yanında Jason Clarke, Gioanni Ribisi, Stephen Dorff ve Marion Cotillard gibi ünlüler de yer alıyor. Filmin gerçek hikayeden alındığını da unutmamakta fayda var. 

YORUM
Ben bu tür gangster filmlerini pek sevmiyorum. Takip etmekte zorlanıyorum. İsimleri karıştırıyorum. Kostüm, lakaplar, saç ve bıyıklar yüzünden adamların hepsini birbirine karıştırıyorum. Polis teşkilatındaki ahmakların ve hainlerin kim olduğunu bir türlü kavrayamadığım için kafam karman çorman oluyor.

Ama öyle zannediyorum ki bu tür filmleri çok seven bir izleyici kitlesi var ve 2 senede bir bu tür filmler çekiliyor. Eğer siz bu tür filmlerini seviyorsanız mutlaka izleyin. Çünkü bol miktarda ünlü oyuncu var ve hepsi de karakterlerinin hakkını veriyor. 

Yok eğer gençseniz ve benim kafadaysanız; aman uzak durun!!!

Hayata İyi Seyirler...