24 Ocak 2014 Cuma

"Maskeli Süvari" Hadi Bakalım...

Digitürk'ün kampanyayla duyurduğu bir film vardı. "Kendi Maskeli Kahramanı Yarat" yarışması düzenlenmişti ve ben o yarışmaya katılmıştım. Ama sonra sonuçları açıklamamıştı. Ben de o filme küsmüş ve epeyce bir süre izlememiştim. Ama sonunda dün izledim. Hadi filme bir bakalım.

Özet
2013 yapımı "Maskeli Süvari"den (The Lone Ranger) bahsettiğimi anlamışsınızdır herhalde. Film, 1930'ların San Fransisco'sunda geçmektedir. Hikayeye göre Reid, kasabadan 9 yıl önce ayrılmış ve okumaya gitmiştir. 9 yıl sonra bölge savcısı olmanın verdiği gururla yeniden köyüne dönmektedir. Reid'in kasabası öyle bildiğimiz kasabalardan değildir, gelişmekte olan bir yerdir. Mesela içinden demir yolu geçen bir kasabadır. Mesela Comanchi'lerle anlaşma yapmış ve dış tehdit sorunlarını çözmüş bir kasabadır. Ancak Reid, kasabaya döndüğünde aslında işlerin hiç de öyle olmadığını kısa zamanda görecektir. Hem de çok tuhaf bir şekilde...

Künye
Film bir çizgi film uyarlaması. Filmde Reid'i Armie Hammer oynuyor. Comanchi'yi ise Jonny Depp. Filmin yönetmeni ise Karayip Korsanları Serisinin yönetmeni Gore Verbinski; ki filmin bu adamın elinden çıktığı çok belli.

Yorum
Bizim düne kadar aksiyon olarak izlediğimiz hikaye, biraz fantastikleşmiş. Yani Karayip Korsanlarındaki aksiyon komedi düzeyin o filmlere uygundu çünkü o filmler zaten fantastikti. Ama aynı aksiyon ve komedi, bu filmi biraz fazlaca çocuksu hale getirmiş. Film bir anda yarı fantastik olmuş. Yani senaryo yetişkinlere göre, espriler çocuklara göre. Ne bileyim, karar veremedim. Öyle fazla sürükleyici de değil, yer yer kopuyorsun.
Yani siz bilirsiniz işte. Tarzınıza uygunsa izleyin.

Hayata İyi Seyirler...

"Zorlu İkili" Yarı Fantastik Suç ve Aksiyon Filmi...

Benim sinemaya ve filmlere olan ilgimi tüm öğrenciler bilir. Okulun son haftası olması sebebiyle de yığınla film getirmişler sınıfa; akıllı tahtada izleriz diye. Ancak benim için zor da olsa izletmemeyi başardım son güne kadar. Ama epeyce de film topladım bilgisayarıma. İşte onlardan biri.

Özet
2013 yapımı "Zorlu İkili" (2 Guns) adlı suç ve aksiyon türündeki filme bir bakalım. Filmde "Bağlantım var Bobby", taşeron bir suçludur. Sahte pasaport, uyuşturucu işi, vb. Kime ne lazımsa onu temin eder. Stig ise onun kısa süre önce tanışmış olduğu geveze arkadaşıdır. 
Hikaye Bobby ve Stig'in bir bankayı soymasıyla başlar. İkili önce bankanın karşısındaki lokantayı havaya uçurur. Sonra en yakın karakoldaki polisleri etkisiz hale getirir. Ve sonra da bankadaki tüm kişisel kasaları soyar. Amaç, suç dünyasıyla ilgili deliller elde etmektir. Ancak beklenmedik bir şey olur. Bu ikilinin soyduğu kişisel kasalardan delil yerine, milyonlarca dolar para çıkar. İşte bunun üzerine parasının çalındığını anlayan bir numaralı mafya babaları; bizim ikilinin peşine düşer. 

Künye
Filmde "Bağlantım Var Boby"yi Denzel Washington oynuyor. Stig'i ise bu tür filmlerde sıkça gördüğümüz Mark Wahlberg canlandırıyor. Filmin çizgi roman uyarlaması olduğunu da söylemek lazım.

Yorum
Film, bence çok keyifli. Reytingleri düşük (çünkü bir miktar basit) ama yine de çok keyifli. Hem komik, hem yarı fantastik bir film. Bana kalırsa bu filmin ikincisini de çekerler. Zaten çeksinler. Çeksinler de izleyelim. Siz de izleyin.

Hayata İyi Seyirler...

P.S. Sınıfta öğrencilerinizle izlemeyin :)))

23 Ocak 2014 Perşembe

"Öldüren Cazibe"


Hafta sonunu hasta geçirdim. Hem de bütün hafta sonunu. Yani bildiğiniz gibi değil. Sağolsun eşim hem annelik yaptı bize, hem babalık. Ben de yataktan çıkamadığım bu iki koca gün boyunca tam dört film izledim. İkisi önceden de izlediğim “Oyuncak Hikayesi 3” ve “Taşıyıcı 2”. Diğer ikisi... Hadi o diğer ikisinden ikincisine bir bakalım.



Özet

2007 yapımı “Öldüren Cazibe” (Death Defying Acts), romantik bir dramı anlatıyor. Hikayeye göre Mary, ergenlik çağındaki kızıyla birlikte şarlatanlık yaparak geçimini sağlayan bir sözde medyumdur. Güzelliği ve teatral yeteneği sayesinde insanları kandırmakta zorlanmamaktadır. Diğer taraftan Houdini de dünyaca ünlü bir sihirbazdır. Ülke ülke gezip tehlikeli gösteriler yapıp insanları büyüleme konusunda üstüne yoktur. Houdini bir yandan da gezdiği her ülkede güvenebileceği bir medyum aramaktadır. Zira ölmüş annesiyle arasında bitmemiş bir işini halletmeye çalışmaktadır. İşte Houdini'deki bu hasretli arayış ve anne-kızdaki bu dolandırıcı ruh bu üçlüyü dramatik bir şekilde bir araya getirecektir.



Künye

Filmde iki tane Oscarlı oyuncu var. Guy Pearce ve Catherine Zeta-Jones.



Yorum

Film sıkıcı. Hem dramatik, hem trajik ve hem de romantik. Hiç tarzım değil yani. Ama belki siz seversiniz, bilemeyeceğim. İlla ki bunalım takılmak ve hatta bunalmak istiyorsanız, izleyin diyeyim yani.



Hayata İyi Seyirler...

21 Ocak 2014 Salı

"Ev Erkeği" Ya Böyle Olsalardı...


Hafta sonunu hasta geçirdim. Hem de bütün hafta sonunu. Yani bildiğiniz gibi değil. Sağ olsun eşim hem annelik yaptı bize, hem babalık. Ben de yataktan çıkamadığım bu iki koca gün boyunca tam dört film izledim. İkisi önceden de izlediğim “Oyuncak Hikayesi 3” ve “Taşıyıcı 2”. Diğer ikisi... Hadi o diğer ikisinden ilkine bir bakalım.



Özet

2011 yapımı “Ev Erkeği” (Jeff, WHO Lives At Home) adlı film bir festival filmi. Hikayeye göre Jeff, 30 yaşına gelmiş olmasına rağmen annesiyle yaşayan ve evden dışarı çıkmayan içe kapanık bir gençtir. Mal-mülk-para gibi kavramların onun için hiç bir önemi yoktur. O sadece makro kozmik evrenin değerlerine ehemmiyet vermektedir. Hayatında annesinin dışında bir de abisi vardır. Abisi Pat ise Jeff'e göre taban tabana zıttır. Abisi için hayattaki en değerli şeyler, en pahalı şeylerdir. Porsche'si gibi. Bir gün anneleri Sharon, abi Pat'e telefon eder ve kardeşine göz kulak olmasını söyler. Abi  bu durumdan hiç memnun olmaz zira kardeşiyle aralarındaki bir uçurumdan o da rahatsızdır. Yine de istemeyerek de olsa annesinin ricasını kabul eder. İşte bu göz kulak olma süreci; anne de dahil hepsi için yepyeni hayatın başlangıcı olacaktır.



Künye

Filmde anneyi Susan Sarandon oynuyor. Abiyi ve kardeşi ise Ed Helmes ve Jason Segel canlandırıyorlar.



Yorum

Filmin festival filmi olduğunu söylemiştim. Sonlara doğru neden festival filmi olduğunu anladım zaten. Çünkü filmin son 20 dakikasında en gıcık olduğum gelişmelerden biri oldu. (Gerçi Susan Sarandon'dan bekliyordum böyle bir şey. Kadının normal rolde oynadığı film yok.) Yani filmi izleyelim mi? Hayır. Beğenemedim işte. Eminim siz de izleseniz, siz de beğenmezsiniz. Yine de siz bilirsiniz.



Hayata İyi Seyirler...

15 Ocak 2014 Çarşamba

"Kaçış Planı" Dünyanın En Güvenlikli Hapishanesi..

Bana ister “kro” deyin, ister “maço” deyin, ister “erkek Fatma” deyin. Ne derseniz deyin. Çocukken de severdim Arnold ile Stallone'u; hala da çok seviyorum. İşte onları hala seviyor olma sebeplerimden biri...


Özet
2013 yapımı Kaçış Planı (Escape Plan) adlı aksiyona bir bakalım. Hikayeye göre Breslin, özel bir güvenlik şirketi için çalışmaktadır. İşi ise hapisten kaçmaktır. Evet yanlış duymadınız; hapisten kaçmak. Breslin çeşitli şekillerde 17 hapishaneye girmiş ve hepsinden kaçmayı başararak hapishane müdürlüklerine zayıf yönlerini bildirmiştir. Hatta Breslin bu konuda kendini o kadar geliştirmiştir ki bir kitap bile yazmıştır. Bir gün yine bir iş siparişi gelir ve çok özel tasarlanmış dünyanın en güvenlikli bir hapishaneden kaçması istenir. Breslin, bu işi yüksek bir fiyata kabul eder. Breslin hazırlıklarını yapar ve hapse tıkılmak için yola koyulur. Ancak bunun bir iş değil; bir ortadan kaldırma operasyonu olduğunu anlamasıyla o zorlu hayatta kalma mücadelesi başlar.



Künye

Filmde Breslin'i elbette ki Stallone oynuyor. Ona hapishanede arkadaşlık eden kişiyi ise Arnold Schwarzenegger canlandırıyor. He bir de arada çerez oyuncu olarak 50 Cent'i görebilirsiniz.


Yorum
Tabi ki izleyin. 65 yaşındaki adamlarda ne enerji var, bir görün. Zaten senaryo da çok güzel. Ben çok beğendim. Zaten hapishane filmlerini çok severim. Siz de eğer “Son Kale” gibi, “Esaretin Bedeli” gibi, "Felon" gibi filmleri beğendiyseniz; bunu da beğenirsiniz.


Hayata İyi Seyirler...



14 Ocak 2014 Salı

"Turbo" O Hızlı; Diğerleri Öfkeli...


Eski animasyonları özlemeye başladım. Nerde o eski animasyonlar diyesim var. Bir “Sevimli Canavarlar” olsun, bir “Bolt” olsun, bir “Arabalar” olsun, izlemeye doyamazdık. Hey gidi günler hey...

Bu konuya nerden mi geldik. Hafta sonu yine bir animasyon izledik de ondan. Hadi size filmin konusundan bahsedeyim.




Özet

2013 yapımı “Turbo” da Teo, bir salyangozudur. Diğer salyangozlar ve abisiyle birlikte bir
bahçede monoton bir hayat gailesi içerisindedir. Ancak Teo diğer tüm salyangozlardan farklıdır çünkü kendisi tam bir hız tutkunudur. Formula 1 yarışlarına ve ünlü pilot Gagne'ye olan hayranlığı yüzünden herkesi yıldırmıştır. Abisini bile. Bir gün bu tutkusu yüzünden abisiyle yaptığı bir tartışma sebebiyle kendisini otobana atar; hızla geçen arabaları izlemek için. Orada mahzun mahzun takılırken birden ayağı kayar ve serseri bir otoban yarış arabasının üzerine düşer. Neye uğradığını şaşıran Teo ilk şoku hızla atlatır ancak bir an dengesini kaybedince kendini aracın nitro deposunda bulur. İşte bu düşüş onun yeni hayatının başlangıcı olacaktır.



Künye

Film animasyon film işte. Size verebileceğim tek künye Teo'yu Mustafa Sandal'ın seslendiriyor olması.



Yorum

Filmle ilgili yorumuma gelince. Filmin senaryosu çok basit. Aşırı basit. Yani çocukları tatmin eder de biz yetişkinleri tatmin etmez. Çocuğunuzla oturup izlemeye kalksanız sıkılırsınız yani. Ama yine de izlemek isterseniz siz bilirsiniz.



Hayata İyi Seyirler...

P.S. Filmin sloganı çok güzel olmuş. "O Hızlı; Diğerleri Öfkeli" (He is fast; They are furious.)

11 Ocak 2014 Cumartesi

"Zafere Hücum" İzlemeden Ölmeyin...

Sabahın köründe sizin için internetin başına geçtim. Niye mi? Çünkü bugün pazar ve "n'apsak bugün?" diyenler için çok güzel bir film var. Onun reklamını yapayım dedim.

Özet
2013 yapımı "Zafere Hücum" (Rush) adlı film gerçek bir olaydan uyarlama. Hikayeye göre James Hunt yakışıklı, şakacı, hırslı, agresif, sapık bir formula 3 pilotudur. Hunt, işinde çok iyidir ve hedefleri çok yüksektir. Diğer taraftan Niki Lauda da bir formula 3 pilotudur ve o işinin en iyisidir. Hatta Hunt'tan bile daha iyi. En iyi. Tek fark Niki Lauda kısa boylu, fare suratlı, ciddi ve tek eşli bir kişiliğe sahiptir. Filmde baştan sona bu iki sıkı rakibin formula 1 pilotluğuna yükselme hikayeleri, şampiyonluğa yürüme hikayeleri, birbirlerine attıkları kazıkların hikayeleri ve son olarak ..................... (spoiler vermiyoruz) anlatılıyor.

gerçek Niki ve gerçek Hunt
Künye
Filmde James Hunt'ı Chris Hemsworth oynuyor. Niki Lauda'yı ise Daniel Brühl oynuyor. Ama hangisi baş aktör, hangisi yardımcı oyuncu karar vermek zor doğrusu. Filmin yönetmeni Ron Howard'ı "Akıl Oyunları"ndaki imzasından tanıyoruz. Senarist Peter Morgan'ı ise "İskoçya'nın Son Kralı"ndan. Filmin müziklerini ise Hans Zimmer yapıyor. Filmin kalitesini siz düşünün artık.

Yorum
Film muhteşem. İzleyin, bir daha izleyin, bir daha izleyin, bir daha izleyin. Öyle bir film yani. Erkeklerin dünyasına bambaşka bir açıdan bakan bir film. Ben çok beğendim. Umarım bu pazar gününde siz de beğenirsiniz. 

Mevlit Kandiliniz Mübarek Olsun.

Hayata İyi Seyirler...

10 Ocak 2014 Cuma

Yeşil Çam'dan Bir Romantik Komedi...

Şu filmi bir milyon kere izledim. Gene çıksa, gene izlerim. Zaten de öyle oldu, yine çıktı, yine izledim :))) Hangi film mi? Hadi bakalım.

Özet
1971 yapımı "Satın Alınan Koca" tabi ki. Hikayeye göre Zeynep, zengin ve şımarık bir kızdır. Zeynep'in başından talihsiz bir aşk kazası geçmiştir. Ancak Zeynep bunu hiç önemsemese de fabrikatör babası bu lekeyi temizlemeye kararlıdır. Bu sebeple satılık bir koca aranır. Bu kişi ise komşunun küçük kızı Ayşe'nin ameliyat parası için bu evliliğe razı olacak olan fakir ama gururlu genç Murat'tan başkası olmayacaktır. 

Künye
Filmde esas oğlanı ve esas kızı Cüneyt Arkın ve Fatma Girik canlandırıyorlar. Yan rollerde ise Yeşilçam'ın en klasik isimlerini görüyoruz.

Yorum
Elbette ki izleyin. Hollywood'un bütün o saçma sapan romantik komedilerine on basar. En azından jönü, jöne benziyor :))) İzleyin işte, çok tatlı film:)))

Hayata İyi Seyirler...

8 Ocak 2014 Çarşamba

"Zamanda Aşk" Aşk, Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılırdı...

Dün bir film izledim. Eşim bir romantik komedi filmi bulup açtı. Önce romantik komedilere karşı önyargılarım yüzümden izlemek istemedim. Ama film başlayınca bayıldım ve bir anında bile sıkılmadım. Ve sıkı durun: ilk defa bir romantik komedide güldüm:)))



Özet

Hadi şu filmin özetine bir bakalım. Zamanda aşk (About Time) adlı film 2013 yılında çekilmiş. Hikayeye göre Tim annesi, babası, ablası ve dayısıyla monoton bir hayat yaşayan içe kapanık bir gençtir. Gerçi zaman zaman kabuğunu kırma çabaları içerisine girse de hepsi hüsranla sonuçlanınca durumu kabullenir. Ta ki 21. yaş gününe kadar. O gün, babası Tim'i karşısına alır şok edici bir konuşma yapar. Zira babası Tim'e, ailenin erkeklerinin zamanda geriye yolculuk yapabildiklerini açıklar. Tim buna önce inanmaz. Ama sonra hemen bir deneme yapar ve bunun gerçekten de doğru olduğunu görür. Ve böylece Tim'in hayatının akışını değiştirecek komedi başlar.



Künye

Filmde pek öyle şöhret isim yok. Zaten İngiliz filmi. Ben bir tek Tim'in babasını oynayan Bill Nighy'yi tanıyorum, bir de esas kızı oynayan Rachel McAdams'ı, o kadar. Ama filmin senaristi ve yönetmeni Richard Curtis'i pek çok yerden tanıyoruz. Ne gibi? Aşk Engel Tanımaz gibi, Bridget Jones'un Günlüğü gibi.



Yorum

Film çok tatlı. Daha önce bu kadar çok kere işlenmiş ve bu kadar sıradanlaşmış bir konu; ancak bu kadar sevimli olabilirdi. Filmin fantastik olduğu anlaşılmıyor bile. Konu o derece iyi yedirilmiş yani. Ben çok beğendim. Mutlaka izleyin. Çok eğleneceksiniz. Ve daha da önemlisi, hayatın anlamına dair pek çok ders çıkaracaksınız.



Hayata İyi Seyirler...

6 Ocak 2014 Pazartesi

"Okyanus Kadar Derin" Çocuğu Kaybolan Bir Ailenin Dramı...

Pazartesi sendromunu hafifletmenin kolay yollarından biri pazar akşamı güzel bir film izlemek oluyor. Ben de öyle yaptım. Açtım bir film, oturdum başına. Yalnız film üzücü bir şeymiş, işte o kötü oldu. Hadi şu filme bir bakalım.

Özet
1999 yapımı "Okyanus Kadar Derin" (The Deep End Of The Ocean) bir aile dramı. Hikayeye göre Cappadora ailesi üç çocuklu mutlu bir ailedir. Evin babası Pat, aile işi olan restoran işletmeciliği sektöründedir. Evin annesi Beth, profesyonel fotoğrafçıdır. Beth bir gün üç çocuğunu da alıp lise mezunlar gününe katılır. Ancak orada beklenmedik bir şey olur. Evin üç yaşındaki ortanca çocuğu Ben, abisi Vincent'in elini bırakır ve ortadan kaybolur. Ben'in bulunması için hummalı bir çalışma başlatılır ama Ben gitmiştir bir kere. Aradan günler geçer, aylar geçer ve maalesef yıllar geçer. Acı ve keder Cappadora ailesini perli perişan eder. Aile artık yaşayan ölü bir aileye dönüşmüştür. Ta ki 9 yıl sonraaaa.......... 

Künye
Hikayenin asıl önemli kısmı geri kalan kısmı. O yüzden şimdi bir de künyesine bakalım. Filmde anneyi Michelle Pfeiffer oynuyor. Geri kalan oyuncuların çok üstüne düşmeye gerek yok. Ama filmin bir roman uyarlaması olduğunu söylemekte yarar var.

Yorum
Film tam bir psikolojik dram. Ailenin, çocukların, akrabaların, arkadaşların ve toplumun ne kadar değişken, gelgitli, ve farklı düşüncelerinin olduğunu çok güzel anlatan bir film. Ama çok güzel bir film değil. Yani benim yer yer gözlerim doldu ama o kadar işte. Yüreğiniz böyle filmleri kaldırıyorsa yada o gün ağlamak istiyorsanız izleyin derim.

Hayata İyi Seyirler...

5 Ocak 2014 Pazar

"North" Kendisine En Uygun Aileyi Arayan Çocuk...

Hollywood'un çocuk yıldızlarından birinin daha filmine rastladım iki gün önce. "Elijah Wood". Kendisi şu an 32 yaşında ama oyunculuğa çok küçük yaşta başladığı için çocuk yıldız diyoruz. İşin tuhafı beyefendi Yüzüklerin Efendisi'nde canlandırdığı Frodo karakteriyle bir ömür boyu çocuk yıldız olarak anılmaya da mahkum oldu, yazııık :)))
Konuyu dağıtmadan şu filme bir bakalım.

Özet
1994 yapımı North, komedi türünde bir film. Hikayeye göre küçük North, dünyalar tatlısı bir çocuktur. Zekasıyla, efendiliğiyle, çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle ,vb. yaşıtlarına hep örnek gösterilmektedir. Ancak iki kişinin North'un bu meziyetlerinden haberi yoktur. Peki bu iki kişi kimdir? Kim olacak: North'un annesiyle babası. O ikisi birbirleriyle ve işleriyle uğraşmaktan North'u bir türlü hayatlarının bir parçası haline getirmeyi başaramamışlardır. Bu durumsa North'un canına tak etmiştir. Böylece North ailesine bir ders vermek için mahkemeye başvurur. Duruşmanın hakimi, North'u haklı görür ve North'a kendine yeni bir aile bulması için ona bir yıl süre verir. İşte North'un tüm dünyayı karış karış gezip kendine en uygun aileyi bulacağı macera böyle başlar. 

Künye
Başta da söylediğimiz gibi filmin yıldızı Elijah Wood. Kendisine bu filmde eşlik eden kişi ise usta oyuncu Bruce Wills. Film bir romandan uyarlama. Filmin yönetmeni ise Rob Reiner. 

Yorum
Film aslında orta okul çocuklarına hitap eden bir senaryoya sahip. Ama şahsen ben de iki çocuk sahibi bir anne olarak çok ders çıkarttım. Uçuk ama sevimli bir hikayeydi. Ama iki saat izlemeye değer mi, e değmez tabi. Bırakın çocuklarınız izlesin, siz başka bir şey izleyin.

Hayata İyi Seyirler...

3 Ocak 2014 Cuma

"Suikast Çemberi" Kimvurduya Gidenler İçin...

Geçen pazar akşamı sinema kanallarında bir film gösterildi. Aslında daha önceden bir kaç defa izlemiştim filmi ama eşime eşlik etmek için yeniden izledim. Adı üstünde ya:)))

Özet
"Suikast Çemberi" (The Assasins) adlı film 1995 yapımı bir suç ve aksiyon filmi. Hikayeye göre Robert Rath, bir kiralık katildir. Rath, bu işi yıllardır yapmaktır ve işinin en iyisidir. (Ha işinden memnun değildir, o ayrı konu.) Rath'in patronu bir gün yine bir iş sipariş eder. Rath, hedefi öldürmek için her zamanki gibi kusursuz bir plan yapar. Olayın gerçekleşeceği mahale sızar ancak o sırada aklına gelecek son şey başına gelir zira hedefi bir başka kiralık katil öldürür. Peki acaba bu kiralık katili kim tutmuştur, neden tutmuştur ve (daha da önemlisi) bu kiralık katilin sonraki hedefi kim olacaktır???

Künye
Filmde Rath'i elbette ki Sylvester Stallone oynuyor. Beyefendi, soğukkanlı ve ihtiyar kiralık katil tiplemesini kendine çok güzel yakıştırmış. Diğer kiralık katili ise Antonio Banderas oynuyor. Onun da hakkını vermek lazım. Genç, hırslı ve psikopat bir tetikçi ancak böyle oynanırdı. He bir de Julianne Moore var, Electra rolünde. O da bu iki katilin arasında ölmeye çalışan şaşkın kadını oynuyor ama onu boş verin. Biz asıl filmin senaristlerine odaklanalım. Zira filmin senaristleri Wachowski kardeşler. Yani Matrix'in senaristleri. Ama tabi bu film Matrix'in tırnağı olamaz, onu da söylemek lazım.

Yorum
Filmi izleyelim mi? E izleyin yani. Senaryodaki bazı boşlukları görmezden gelirseniz beğenebilirsiniz. Ya da bunu bırakıp Salt'a bir tekrar atın. O daha iyi gelecektir.

Hayata İyi Seyirler...

1 Ocak 2014 Çarşamba

"Bay Hiç Kimse"

İmdb'de bir film ararken başka bir filme rastladım. Reytingi 7.9. Hem de bir kaç yıllık. Şimdiye kadar nasıl gözden kaçırdığıma da şaşırdım. Hemen izleyici yorumlarını okudum. Beğenen çok beğenmiş, beğenmeyen hiç beğenmemiş; arası yok yani. Ben de kendi fikrimi edinmek için izlemeye karar verdim. Gelin önce filmimizin özetine bir bakalım. Sonra da fikirlerime geçelim.

Özet
2009 yapımı "Bay Hiç Kimse" (Mr. Nobody) adlı film bilim kurgu ve fantastik türünde bir dram. Filmin tamamı 118 yaşındaki ihtiyar Nemo tarafından flash backler şeklinde anlatılıyor. Olay 2092'de geçiyor. Hikayeye göre Nemo, daha 9 yaşında bir çocukken annesi ve babası ayrılmaya karar verirler. Anne trene binip çoook uzaklara gidecektir. Nemo ise babasının yanında mı kalsın, yoksa annesiyle mi gitsin hala karar verememiştir. Annesi, Nemo ile tren istasyonunda vedalaşır ve trene biner. Tren hareket edince Nemo annesinin arkasından koşmaya başlar ve....... İşte bütün o film burada başlar. Acaba Nemo trene yetişmiş midir, yoksa yetişememiş midir? Yetişseydi n'olurdu, yetişemeseydi n'olurdu?

Künye
Filmde pek çok filmden tanıdığımız iki isim var. Biri Diane Kruger ve diğeri de Jared Leto. 

Yorum
İzleyelim mi, izlemeyelim miye gelince: Paralel evrenlere, bilim kurgulara, fantastik kurgulara meraklıysanız hiç kaçırmayın, izleyin derim. Hele bir de "Kelebek Etkisi" "Sil Baştan" "Bulut Atlası" "Kaynak" gibi filmleri beğeniyorsanız, buna da hasta olacağınıza garanti veririm. Ama eğer bu filmleri sevmiyorsanız, iki saatinizi boşa harcamayın. Bırakın şansınız başka filmlerde gülsün.

Hayata İyi Seyirler...