29 Nisan 2016 Cuma

"Dünyanın Sonu" 20 Yıl Sonra Eski Arkadaşlar Yeniden...

Daha önce size "Hot Fuzz" filminden bahsetmiştim. Gelmiş geçmiş en iyi aksiyon komedi olduğunu da söylemiştim. Yine Hot Fuzz ekibi tarafından çekilmiş bir film keşfettim. Yönetmeni, senaristi hatta oyuncuları bile aynı. Size filmden bahsedeyim.

Özet
20 yıl önce
2013 yapımı "The World's End" (Dünyanın Sonu) adlı film bilim kurgu türünde. Hikayeye göre henüz lise çağlarındaki 5 çılgın arkadaş bir organizasyon yapıp; kasabadaki tüm barları (toplam 12 tane) bir gecede gezip her birinde bir büyük içki içmeye karar verirler. Hedefe ulaşmak için sabaha kadar uğraşırlar ama 12. bara ulaşmayı başaramazlar. Aradan 20 yıl geçer. Gençler artık kocaman efendi uslu adamlar olmuşlardır. İçlerinden biri hariç: Gary. Gary o geceyi hiç unutamamış ve eğlenceye hiç doyamamıştır. Bu yüzden 20 yıl geçmesine rağmen eski arkadaşlarına tek tek ulaşıp partiyi tamamlamak ister. Onları ikna etmek biraz zor olsa da Gary, arkadaşlarını kasabada toplamayı başarır. Kasaba tıpkı eskiden bıraktıkları gibidir. Ancak hiç bir şey aslında göründüğü gibi değildir.
20 yıl sonra

Künye
Filmin senaristi ve başrol oyuncusu Simon Pegg. Kendsine bir kaç filmden daha tanıdığımız bir kaç yarı ünlü oyuncu eşlik ediyor. Filmin yönetmeni ise Edgar Wright. 

Yorum
Film Hot Fuzz kadar komik değil. Ama aynı ellerden çıktığı çok belli. Yani yine eğlencesi bol bir film. 

Filmi izlerken bilim kurgu olacağını bilmiyordum. Aksiyon sanıyordum. O yüzden şok oldum. 

Pek çok bilim kurgu filmi var piyasada çoğu dandik ve saçma. Bu filmde en azından izlemeye değer bir şeyler var. 

Ben filmi orta karar da olsa beğendim ve size de tavsiye ederim. 

Hayata İyi Seyirler...

26 Nisan 2016 Salı

"Spotlight" Kilisedeki Çocuk Tacizi Meselesi...

Bu aralar ülke "çocuk tacizi skandalı" ile çalkalanıyor. Yazık diyorum. Yazıklar olsun diyorum. Başka da diyecek bir şey bulamıyorum.

Bu rezilliğin çok köklü bir alt yapısı var biliyorum. Şimdi sorunun kaynağını uzuuuun uzun anlatacak değilim. Ancak çözüm tek bir celsede halledildi ve kapandı gitti. Bu ne demektir. Bu iş bir süre bu rezilliği yapanları korkutacak ancak kısa zaman sonra tekrar kaldığı yerden devam edecek demektir. Çünkü sorun, kökünden çözülmemiştir. Sadece bir dal kesilmiştir.

Dilerim ben yanılırım...

Bu meseleye nereden girdik anlatayım. 2016 Oscar Töreninde bir kaç heykelcik kucaklayan bir film oldu. Katolik Kilisesindeki çocuk tacizi meselesini ele alan cesur bir film. Eşimle birlikte bu filmi izlememiz gerektiğine karar verdik ve oturduk filmin başına. Önce size filmden bahsedeyim.

Özet
2015 yapımı "Spotlight" dram türünde. Hikayeye göre Spotlight, ABD'deki Boston eyaletinin en prestijli gazeteci ekibidir. Globe gazetesi yüksek tirajlı bir gazetedir ve topu topu 4 kişilik Spotlight ekibi bu gazetenin bel kemiğidir. O günlerde Globe tatlı bir heyecan yaşamaktadır. Gazetenin emektar genel yayın yönetmeni görevinden ayrılmakta ve işin başına Martin Baron gelmektedir. Baron işe başladığı ilk gün tüm çalışanlarla bir tanışma toplantısı düzenler ve bomba haberin konusunu beyan eder: Kilisedeki çocuk tacizleri meselesi. Fakat bu açıklama gazetede soğuk rüzgar etkisi yaratır. Baron bu zor görevi doğrudan Spotlight ekibine havale eder. Hedef, sadece tacizleri ortaya çıkarmak değil; tacizlerin üstünü örten sistemi çökertmektir. 

Martin Baron
Künye
Filmde Baron'u Liev Schreiber oynuyor. Beyefendi çok iyi iş çıkarmış. Spotlight ekibi ise Mark Ruffalo, Michael Keaton, Rachel McAdams, şu bu şu bu ooooooooh ... Yıldızlar Geçidi. 

Yorum
Film çok etkileyici bir film. O kadar ürperdim ki gece uyuyamadım. Çocuk tacizi kısmı minimumda tutulmuş ve asıl mesele olan olayın sistematik olarak ört bas edildiği kısma odaklanılmış. Çok iyi hamle. Müthiş!!!

Film çok zor bir film. Senaryo karmaşık. Filmi anlayabilmek için isimleri çok iyi takip etmek gerekiyor. Bir ara neredeyse isimleri not mu alsam diye düşünmeye başladım :)

Filmde ekibin çabası taktire şayan. Oyunculuklar mükemmel. Hele Rachel McAdams'ın naif oyunculuğu beni bitirdi. Hanımefendiyi ilk kez bu kadar sade bir rolde izledim ve çok beğendim. 

Filmi mutlaka izleyin. Gerçi başta konuştuğumuz çocuk tacizi meselesine nasıl katkısı olur bilemiyorum ama yine de mutlaka izleyin. Umarız ki bir yerlerde fark yaratır. 

Hayata İyi Seyirler...

"Yapay Oyun" Enigma Nasıl Çözüldü???

Geçen seneden beri izlenmeyi bekleyen bir film vardı elimde. Size o filmden bahsetmek istiyorum.

Özet
2014 yapımı "Yapay Oyun" (The Imitation Game) adlı film biyografi türünde. Hikayeye göre sene 1945'tir ve kahramanımız Alan Turing adlı İngiliz profesör, o dönemin en deli-manyak-çatlak matematikçisidir. O sıralar 2. Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ederken Naziler ortalığı kasıp kavurmaktadır. Bizim çatlak profesör Turing bu işe bir son verebileceğini İngiliz İstihbaratına bildirir. Turing'in teklifi ilginçtir: Turing Nazilerin kullandığı şifreli haberleşme sistemi Enigma'yı çözebileceğini iddia etmektedir. Bu durum askeriyenin ilgisini çeker ve Turing istihbarat ekibine sözleşmeli sivil personel olarak alınır. Ancak Turing'in yöntemleri tamamen şahsına münhasırdır ve istihbarat ekindeki herkesi çileden çıkaracaktır.

Künye 
Filmde Turing'i Benedict Cumberbatch oynuyor. Beyefendi "Star Trek: Bilinmeze Doğru" filmiyle yıldızlaşmıştı.Film aynı zamanda gerçek bir hikayenin uyarlama kitabından uyarlanmış :)

Filmde aynı zamanda Keira Knightley ve Matthew Goodey (Watchmen'in Ozymandias'ı) de yer alıyorlar.

Yorum
Ben filmi Türk yapımı "Devrim Arabaları" filmine benzettim. Hatta benzetmedim. Aynısı. Hatta ikisinin reytingleri de aynı.İkisinin de imdb puanı 8.1. Ama işte birini 480.000 kişi oylamış. Diğerini 6000 küsür kişi. Kötü kader...

Filmde tek çözülen şey Enigma'nın şifreleri değil tabi ki. İnsan ilişkileri, duygu değişimleri, savaş sırları, her şey. Filmde çözülmeyen şey yok.

Gayet başarılı bir film. Ama zor bir film. Ben bu tür başarı hikayelerini ve biyografileri seviyorum ama siz eğer sevmiyorsanız hiç başlamayın derim. 

Hayata İyi Seyirler...

20 Nisan 2016 Çarşamba

"Kazara Koca" Çok Kötü Film...

Önceki gece küçük oğlumla kafa kafaya çarpıştık ve bu yüzden dün sabah feci bir baş ağrısıyla uyandım. Migrenim tetiklenmiş. Dün bütün gün ağrı kesicilerle idare ettim. Akşama doğru ancak hafifledi. Akşam da basit bir film açayım dedim. Şöyle kafayı yormayacak bir romantik komedi iyi gider diye düşündüm. Size filmden bahsedeyim.

Özet
2008 yapımı "Kazara Koca" (Accidental Husband) adlı film romantik komedi türünde. Hikayeye göre Emma evlenmek üzere olan bir radyocudur. Emma'nın programı aşk temalıdır. Milyonlarca hayranı tarafından beğeniyle dinlenmektedir. Bir gün Emma'yı bir bayan hayranı arar ve  ilişkisinden emin olmadığını söyler. Emma'nın olumsuz yorumlarını dinleyen bayan hayran, sevgilisinden ayrılmaya karar verir. Ancak ne tesadüftür ki bu yayını, kadının sevgilisi Carl da dinlemiştir ve kızgın adam Emma'dan intikam almak isteyecektir. 


Künye
Filmde Emma'yı Uma Thurman oynuyor. Emma'nın sevgilisini Colin Firth oynuyor. Kızgın sevgiliyi ise Watchmen filmindeki Comedian rolünden başka bir yerde görmediğimiz Jeffrey Dean Morgan canlandırıyor.

Yorum
Filmin sadece ilk üç dakikası güzeldi. 

Filmi açtığım andan itibaren eşim söylenip durdu :)))

Filmde casting çok kötüydü. En başta Uma Thurman, kesinlikle romantik komedi oynamaya uygun bir kadın değil. Bence kendisi Kill Bill serisiyle oyunculuğuna noktayı koydu bitti.

Senaryo çok yapmacık. Oyunculuklar daha yapmacık. 

Ben hiç beğenmedim. Yine de siz bilirsiniz.

Hayata İyi Seyirler...

14 Nisan 2016 Perşembe

"The Double" Gizem...

Bir film buldum ve izledim. Portalda epeydir gözüme takılan bir filmdi. Size filmden bahsedeyim.

Özet
2013 yapımı “The Double” adlı film karman çorman bir film. Türünü yazamıyorum yani. Hikayeye göre Simon tuhaf bir adamdır. İçe kapanık, ezik ve silik karakterin tekidir. Bir dahi olmasına rağmen iş yerinde bir türlü kendini ispatlayamamıştır. Hoşlandığı kızla aynı binada çalışmasına rağmen kıza gidip tek kelime edememiştir. Maaşıyla zar zor geçinmektedir. Bakım evinde yaşayan yaşlı ailesinin sevgisinden bile yoksundur. Hayat Simon'a bir oradan bir buradan vururken işe yeni alınan James sayesinde birden işler değişir. Çünkü James, Simon'a tıpatıp benzeyen diğer adamdır.

Künye
Filmde Simon da James de Jessie Eisenberg tarafından canlandırılıyor. Her oyuncunun hayalindeki rol. Tek film, iki karakter. Film ayrıca Dostoyevski'nin bir eserinden uyarlama.

Yorum
Filmin atmosferi çok değişik. Gerilim ve gizem yüklü bir film. Eisenberg'in oyunculuğu da eyvallah. Ama filmin gidişatı da sonu da çok bayat. Bunun gibi çok film var artık piyasada. O yüzden izlemeseniz de olur.

Hayata İyi Seyirler...


P.S. Ekranda Jessie Eisenberg'in olduğu hiç bir sahneyi izleyemiyorum. Adamın suratı o kadar ilginç ki filmlere odaklanamıyorum. İzlesem de anlayamıyorum. Kafam karışıyor. Nereden çıktı bu adam :)))

"Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 2" Seri Tamamlandı...

Açlık Oyunlarının serisini nihayet tamamladım. Üçüncü kitabı ikiye böldükleri için o ikinci filmi izlemek bir türlü naspi olmamıştı. Açıkçası çok da merak etmiyordum çünkü kitabı okumuştum. Yine de izledim tabi. Size de anlatayım.
Özet
2015 yapımı "Açlık Oyunları: Alaycı Kuş Bölüm 2" (Hunger Games: Mocking Jay Part 2) bilim kurgu türünde. Hikayeye göre isyanda son aşamaya gelinmiştir. Alaycı kuş Katniss sayesinde mıntıkalar birleştirilmiş; başkent köşeye sıkıştırılmıştır. Artık yapılacak tek şey Capitol'e ulaşıp Snow'u öldürmek ve bu sefalete bir son vermek olacaktır. Ama bu hiç kolay olmayacaktır.

Künye
Filmde ekip aynı. Tek tek saymaya hiç gerek yok. Ama ilk filmden beri söylediğim bir şey var. Jennifer Lawrence'ın Kattniss karakterine uygun olmadığı şeklinde. Hala aynı görüşte ısrarlıyım.

Yorum
Hiç bir uyarlamanın aslından daha iyi olamayacağı açık. Ne var ki bu serinin kitabı da maalesef darmadağınık. Okuması çok zor. Okuyorsunuz okuyorsunuz bir bakıyorsunuz "Aaaaaa! Olay değişmiş!" Hadi üç sayfa geri sarıyorsunuz. Takip etmesi çok zor. O yüzden ben kitaptan biraz sıkılmıştım.
Seri güzel bir seri. Kitabın yazarı sıradışı bir geleceğin karelerini gösteriyor. Bence ilk kitap ve ilk film iyiydi. İkinci kitap ve film eh işteydi. Alaycı Kuş Bölüm 1 de eh işte. Ama bölüm iki zayıf kaldı. Akılda kalıcı sadece tek bir sahne var. Başka da yok.
Film aslına uygun olarak çekilmiş ve tamamlanmış. Siz de izleyin ve bitirin. Hadi geçmiş olsun.

Hayata İyi Seyirler...

12 Nisan 2016 Salı

"Batman Süperman'e Karşı" Ben İkisine de Karşı...

Ben tamamım arkadaş. Tövbe ettim. Bir daha süper kahraman filmlerine gitmeyeceğim. Bardağı taşıran film ise işte bu film. "Batman vs. Superman"

Özet
2016 yapımı film flash back'la başlıyor. (Çelik Adam filminin son 10 dakikasına atıf yapılarak başlıyor.) Hikayeye göre Bruce Wayne, Superman'in General Zod'la kapışmasına tanık olmuştur. Hatta bu savaşın tam ortasında kalmıştır ama elinden hiç bir şey gelmemiştir. Tamam, Zod etkisiz hale getirilmiştir ama diğer uzaylının da icabına bakılması gerekmektedir. Yarasa Adam kolları sıvar ve Superman'i bitirecek operasyonu başlatır. Nasıl bitirecekse...

Künye
Film yıldızlar geçidi. Henry Cavill, Ben Affleck, Amy Adams, Kevin Costner, Jessie Eisenberg, Jeremy Irons, neyse... Say say bitmez...

Yorum
1) Filmin sadece girişi çok güzeldi. 


2) Kötü Adam Lex Luthor'un içine Joker kaçmış gibiydi.


3) Görsel efektler 3D'nin hakkını veremedi. 


4) Ben Affleck yüz hatları bağlamında tam bir Bruce Wayne olsa da tavır olarak assssssla bir Yarasa Adam değildi. 


5) Alfred karakteri çok kötüydü. Gördüğüm en itici Alfred'di. Çok bilmiş Alfred gitmiş; yerini ukala Alfred'e bırakmıştı. Ayrıca da Bruce Wayne'in dedesi yaşında olması gerekirken abisi yaşında gibi duruyordu.



6) Filmde topu topu üç tane espri vardı ve hepsi de buz gibiydi.


7) Batman çok ezikti; 


8) Superman çok arabeskti.


8) Lex'in yarattığı canavar yedi yaşındaki oğlumu bile korkutmayı başaramadı.

9) Ayrıca bu kadın da nereden çıktı? Batman ve Superman de dahil kimse anlamadı.


Çok acımasızca eleştirdiğimi düşünebilirsiniz ama maalesef film bundan fazlası değildi.

Hayata İyi Seyirler...