19 Aralık 2012 Çarşamba

"The Hobbit: Beklenmedik Yolculuk"a Çıktı...

Y: Aynı yemekten ikinci tabak yemek gibi değildi.
A: Ama aynı aşçının elinden çıktığı belliydi....

Kendimi 10 yaş gençleşmiş hissediyorum. Sanki anavatanıma ziyarete gitmiş gibiyim. Diğer fanlar da benimle aynı hislere sahip olacak ki filmin bazı yerlerinde aynı türden tepkiler duydum. Bir örnek vereyim mi? Mesela Gollum'un ilk görüldüğü sahnede tüm salondan "aaaaaa!!!" diye bir ses geldi. Bütün salon, sanki yıllardır görmediği eski bir arkadaşını görmüş gibiydi. (Sanırım bu konuda daha fazla spoiler vermesem iyi olacak.)

Aragorn'la, Boromir'le ve Legolas'la eşdeğer karizmaya sahip (ama yenik) Cüce Prens Thorin'e bayıldığımı söylemek zorundayım.   

3D özelliğinin filme çok yakıştığını, hatta belki de en çok bu filme yakıştığını belirtmek isterim.

Film, ihtişamından hiç bir şey kaybetmemiş. Hatta fazlası var, eksiği yok.

Ne kadar uçuştuğumun farkındasınızdır. Hislerimi kelimelerle anlatabilmemin bir yolu yok. İyisi mi gidin izleyin. Genç Bilbo'yla tanışın. Çatlayıncaya kadar Goblin görün. Cücelere doyun. Gandalf'la hasret giderin. Elrond'la kucaklaşın. Galadriel'den hediyenizi alın. Orta Dünya'ya doyun. Sonra yolunuza devam edin...

Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: