1 Ocak 2013 Salı

"Bulut Atlası" Nasıl Bir Film???

2013'ün ilk filmi "Cloud Atlas" (Bulut Atlası) olsun. Yakışır, değil mi? Hiç umutlanmayın, methiyeler düzmeyeceğim. Sebebini, filmden bahsettikten sonra açıklayayım.
 Film tek bir senaryodan oluşmuyor. Geçmişte, günümüzde ve gelecekte yaşanan farklı farklı olayların birbirini nasıl tetikleyebileceğini anlatıyor. Hikayelere tek tek bakalım.

1) 1849'da bir gemi yolculuğuna çıkan bir avukat, zenci bir kölenin kırbaçlandığına şahit olur. Daha sonra gemiye tekrar bindiklerinde zenci köleyi gemide bulur. Kölenin tek istediği, özgür olmaktır.
Hikaye 1
2) Ünlü bir bestecinin katipliğini yapan genç ve eşcinsel bir adamın, sevdiği adama yazdığı mektuplar, bir gün yerine ulaşacaktır. (Bu arada katibin yaptığı bestenin adı Cloud Atlas Sixlet: Bulut Atlası Altılısı'dır.)
Hikaye 2
3)  Bir nükleer santralde gerçekleşen bir cinayetin peşine düşen inatçı bir gazeteci, kendini bir ölüm kalım savaşının içinde bulur.
Hikaye 3

4) Çok sürpriz bir gelişmeyle büyük bir paraya kavuşan yaşlı yayıncı, paranın peşine düşen çetelerin elinden kurtulmak için bir huzur evine yerleşir. Ancak yağmurdan kaçarken doluya tutulur.
                                                                             Hikaye 4

5) Geleceğin Kore'sinde klon bir kadının başlattığı özgürlük hareketi, kitleleri etkileyecektir.
                                                                            Hikaye 5

6) Gelecek zamanda Hawaii'de bir yerlerde yaşayan ilkel bir kabile ve daha uzaklakda yaşan kadim (kahin) bir grubun dayanışması çok ilginç bir gerçeği ortaya çıkaracaktır.
                                                                        Hikaye 6 

Filmin yönetmenlerinin Wachowski Kardeşler olduğunu söylemek zorundayım. (Matrix'teki fikir uçuşmalarının kat be kat fazlasını bu filmde görebilirsiniz.) Ayrıca filmde bir çok ünlüyü bir arada görüyoruz. Tom Hanks, Hugh Grant, Halle Berry, Hugo Weaving... Ama hiç birini bir tek rolde izlemiyoruz. Neredeyse tüm oyuncuları 6 hikayede de görüyoruz. Neden mi? Çünkü filmin asıl teması "reenkarnasyon ve evrimleşme". Yani filmi anlayabilmeniz için reenkarnayon kurallarını bilmeniz; filmi sevmeniz için de reenkarnasyona inanmanız gerekiyor.

Ben filmden pek etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. (Romanı da okumamıştım.) Çünkü Türkiye'de, daha da ötesi Anadolu topraklarında İslam öğretileriyle büyümüş olan biri olarak çok kültürlü bir geçmişe sahibim. Wachowski Kardeşler sanki bizim "Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü"nü açmış, seçtiği deyişler için film çekmiş. "İyilik yap, denize at; şeytan diyor ki; alma mazlumun ahını; aza kanaat etmeyen çoku bulamaz..." Ayrıca reenkarnasyona da inanmıyorum.
 
Bilemiyorum. Seven çok sever, sevmeyen hiç sevmez. 3 saatiniz varsa ayırın. Ama en sakin 3 saatinizi. Ha bir de elinize bir kalem, bir de kağıt alın, karakterleri ve isimlerini not alın. Yoksa çok karışıyor.

Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: