Paul Giamatti'yi çok severim. Ama beyefendinin başrol oynadığını hiç görmemiştim. Ta ki geçen haftaya kadar. Hem de kendisinden daha yakışıklı bir aktörle oynamasına rağmen:)
Rex Pickett'in aynı adlı romanından uyarlanan 2004 yapımı "Yanyol" (Sideways) adlı filme bir bakalım. Miles (Paul Giamatti tarafından canlandırılıyor), orta yaşa merdiven dayamış dul bir adamdır. Aslında İngilizce öğretmenidir ama asıl hayali bir yazar olmaktır. Daha doğrusu kitapları basılan bir yazar olmaktır. Zavallı Miles hem iş hayatındaki hem de özel hayatındaki başarısızlıkları sebebiyle orta yaş bunalımına girmek üzeredir. Ne tesadüftür ki Miles'ın iyi arkadaşı Jack (Thomas Haden Church, hani şu Kum Adam) de aşağı yukarı aynı durumdadır. Jack bir aktördür. Ama nedense bir türlü ünlü olamamış basit bir aktördür. Neyse ki 10 gün sonra evlenecektir ve belki de geri kalan yaşamında şeytanın bacağını kıracaktır. Bu iki arkadaş bu 10 gün boyunca birlikte takılmaya karar verirler. Miles'ın amacı, eski dostuna hoş bir 10 gün yaşatmaktır. Jack'in amacı ise hayatını özgürce yaşayabileceği son 10 gününde son bir kez bir kadını ayartmak ve onunla yatmaktır. Bu tuhaf ikilinin tuhaf tatili işte böyle başlar.
Filmin yönetmeni Alexander Payne. Hani şu "Schmidt Hakkında" ve "Senden Bana Kalan" filmlerinin yönetmeni olan. Zaten bu film de aynı onların tadında. Eğer o filmleri sevdiyseniz, bunu da seversiniz.
Ama ben pek sevemedim. Hem de yüksek reytinglerine rağmen .Espri anlayışı çok değişik. Bir roman uyarlaması olduğu için karakter analizlerine ayrılan süre olaylardan daha baskın. Bizde de bu filmin muadili var. Hani Mazhar Alanson'la Cem Yılmaz'ın yıllar önce oynadığı "Her Şey Çok Güzel Olacak" adlı film gibi bir şey.
Yine de sıkılmam ben diyorsanız, siz bilirsiniz.
Hayata İyi Seyirler...
Rex Pickett'in aynı adlı romanından uyarlanan 2004 yapımı "Yanyol" (Sideways) adlı filme bir bakalım. Miles (Paul Giamatti tarafından canlandırılıyor), orta yaşa merdiven dayamış dul bir adamdır. Aslında İngilizce öğretmenidir ama asıl hayali bir yazar olmaktır. Daha doğrusu kitapları basılan bir yazar olmaktır. Zavallı Miles hem iş hayatındaki hem de özel hayatındaki başarısızlıkları sebebiyle orta yaş bunalımına girmek üzeredir. Ne tesadüftür ki Miles'ın iyi arkadaşı Jack (Thomas Haden Church, hani şu Kum Adam) de aşağı yukarı aynı durumdadır. Jack bir aktördür. Ama nedense bir türlü ünlü olamamış basit bir aktördür. Neyse ki 10 gün sonra evlenecektir ve belki de geri kalan yaşamında şeytanın bacağını kıracaktır. Bu iki arkadaş bu 10 gün boyunca birlikte takılmaya karar verirler. Miles'ın amacı, eski dostuna hoş bir 10 gün yaşatmaktır. Jack'in amacı ise hayatını özgürce yaşayabileceği son 10 gününde son bir kez bir kadını ayartmak ve onunla yatmaktır. Bu tuhaf ikilinin tuhaf tatili işte böyle başlar.
Filmin yönetmeni Alexander Payne. Hani şu "Schmidt Hakkında" ve "Senden Bana Kalan" filmlerinin yönetmeni olan. Zaten bu film de aynı onların tadında. Eğer o filmleri sevdiyseniz, bunu da seversiniz.
Ama ben pek sevemedim. Hem de yüksek reytinglerine rağmen .Espri anlayışı çok değişik. Bir roman uyarlaması olduğu için karakter analizlerine ayrılan süre olaylardan daha baskın. Bizde de bu filmin muadili var. Hani Mazhar Alanson'la Cem Yılmaz'ın yıllar önce oynadığı "Her Şey Çok Güzel Olacak" adlı film gibi bir şey.
Yine de sıkılmam ben diyorsanız, siz bilirsiniz.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder