26 Eylül 2012 Çarşamba

"Sosyal Ağ" mı, "Asosyal Ağ" mı???

"Sosyal Ağ" filmi bilgisayarımda ne kadar uzun süre kaldı bilmiyorum. Ama bir gün olsun izlemek gelmedi içimden. Çünkü belgesel bir film diye düşünüyordum. Biyografi olacağı hiç aklıma gelmemişti. Tanıtımlarını bile pas geçmiştim. Nihayet bir gün TV'de rastladım. "İzleyeyim de şunu, aradan çıksın" dedim. Aman Allah'ım o da ne??? Neredeyse gece rüyama girecekti.


Bir kere filmin diyalogsuz geçen bir tek dakikası bile yok. Hatta konuşmalar o kadar çok ki filmi tv'den izlemeseniz de radyodan dinleseniz bile anlarsınız. Diyaloglar çok yoğun, çok hızlı, hatta bazen de teknik bilgi yüklü. Filmi anlayabilmek için mutlaka Türkçe (ya da anadilinizde) izlemelisiniz. Filmde de facebook'u kuran çocuğun (Harvard öğrencisi Mark Zuckerberg) neden bu siteye ihtiyaç duyduğu ve sitenin nasıl bir süreçten geçtikten sonra son halini aldığı çok güzel anlatılmış. Umarım Filmde gösterilen Mark Zuckerberg gerçekten filmdeki kadar vurdumduymaz ve patavatsız değildir. Ama yine aynı Zuckerberg'in bize gösterilenden daha zeki, daha asosyal, daha içe kapanık olduğunu tahmin edebiliyorum. Eski bir hackerı canlandıran Justin Timberlake'in performansı ise beni çok şaşırttı. Facebook'un kasasını (maliye müdürü 'Vardo Saverin'i) canlandıran Andrew Garfield (yeni Örümcek Adam'ımız) doğal oyunculuk yeteneği sayesinde ön plana çıkmayı başarmış.  Hatta Vardo'nun haline o kadar acıdım ki google'da şöyle bir arama yaptırdım; merka edenler için söylüyorum: adamımız hala facebook'un maliye müdürü.

Kısacası film çok iyi işlenmiş. Sosyal Ağ kitabının yazarı Ben Mezrich'in ve Filmin Oscarlı Yönetmeni David Fincher'ın kafası da Harvard kafasından az değilmiş, onu da görmüş olduk. Filmi izleyin ve görün bakalım: "500 milyon arkadaş edinmek için en az bir kaç düşman edinmek" gerekiyor muymuş, gerekmiyor muymuş?

Hayata İyi seyirler...

Hiç yorum yok: