11 Ekim 2012 Perşembe

Alıp "Mona Lisa Gülüşü"nü, Çakalım mı " Ölü Ozanlar Derneği"ne"???

Öğretmenlik mesleğime yeni adım attığım sıralarda izledğim iki önemli film vardı. Biri "Mona Lisa Gülüşü", diğeri de "Ölü Ozanlar Derneği". Her ikisinin sonunda da "Ben böyle bir öğretmen olmayacağım" diyerek kapattım filmi. Size sebeplerini açıklayayım.

"Mona Lisa Gülüşü"nde Julia Robert bir öğretmeni canlandırıyor. Hem de bir kız lisesinde. Hem de kız çocuklarının okula gönderilme sebebinin sadece "ideal anne ve ideal ev kadını" olmalarının istendiği bir dönemde. Kendisi yenilikçi ve özgürlükçü bir öğretmen. Fakat aynı zamanda feminist ve diktatörlük düzeyinde baskıcı, fakat farkında değil. Böyle diyorum çünkü hanım efendinin "psikoloji"si, toplumun "sosyoloji"sine ters düştüğü için davranışları sırıtıyor. Öğretmenliğine lafım yok, ama eğitimciliği eleştirilebilir. Zaten "Julia Stiles"ın canlandırdığı öğrencinin, filmin sonunda yaptığı seçim ve idealist öğretmenine verdiği cevap öğretmenin aklını başına getiriyor.

Aynı durum "Ölü Ozanlar Derneği" için de geçerli. Bu kez okulumuz bir erkek lisesi. Filmin idealist ve yenilikçi öğretmeni ise Robin Williams. Kendisi bayan öğretmenimize göre daha demokratik, daha anlayışlı ve öğrencilerle daha yakın. Fakat maalesef o da öğrencilerini, ailenin ve toplumun kurallarını yırtmaya teşvik ediyor. Nitekim filmin sonunda özgür düşünceyi ve hür iradeyi gözünde fazla büyüten öğrencimiz bize kötü bir sürpriz yapıyor.

"Toplumun tüm kuralları doğrudur, hepsine uyulmalıdır" demiyorum. Ama ergenlik çağında oldukları için kafaları çok hızlı karışan bu topluluğu bu denli hızla değiştirmeye çalışmak yanlış. Onlara aile denen kurumun hiçliğini yada aile kurallarının bu kadar kolay çiğnenebileceğini belletmeye çalışmak yanlış. 15-16 yaşlarındaki çocuklara sürekli "dünyadaki en önemli şey sizsiniz" deyip durmak yanlış. Bu çocuklara sabrın ve fedakarlığın öğretilmemesi yanlış.

Bu yanlışlar yumağının son 10 yıldır ne kadar bencil ve vurdumduymaz ve hatta bazen ukala ve çekilmez bir neslin yetişmesine sebep olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. (Kimse bunu kişisel bir hakaret olarak almasın, kimseyi kastetmiyorum). Ben de öğretmenim. Ama daha da zoru; aynı zamanda bir veliyim. Ve okulda birşeyler öğrenip gelmiş bir çocukla yaşamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum.

Siz de bu filmleri izleyin. Hem öğretmenlere, hem öğrencilere, hem idarecilere, hem de velilere empati yapın. Doğru olanın ne olduğuna da kendiniz karar verin.

Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: