2011 yapımı “In Time” (Zamana
Karşı) adlı film, bize böyle bir dünyayı anlatıyor. Size
senaryoyu anlatabilmem için önce kurgudan biraz bahsetsem iyi
olacak. Gelecek zamanda geçen fantastik ve bilim kurgu türü
hikayede, yaşam sistemi tamamen değişmiş vaziyettedir. İnsan
ömrü suni olarak 25 yılla sınırlandırılmış olup, 25 yaşına
gelen ve ekstra zamana sahip olmayan herkes ölmektedir. En yaşlı
insan bile 25 yaş görünümündedir. Herkes kolunda 00 - 24 – 12
– 52 – 24 (25 yıl) şeklinde geri sayım ekranıyla doğar.
İnsanlar bileklerini birbirlerine temas ettirerek ya da zaman
yükleyicileri bileklerine koyarak zaman transferi yaparlar. Her
türlü alışveriş, hediyeleşme, kredi çekme, hırsızlık, vb bu
şekilde yapılmaktadır. Yani tek para birimi “zaman”dır.
Gelelim senaryoya. İşte böyle bir
dünyanın varoş semtlerinde doğup büyümüş olan Will Salas, kıt
kanaat sahip olduğu ekstra dakikalarla hayatını sürdürmeye
çalışmaktadır. Bir akşam Will'in takıldığı mekanı “Dakika
Adamlar” basar ve “120 yıl”ı olan bir adamın zamanlarını
çalmaya kalkarlar. Will ise bu adamı kaderine terkedecek biri
değildir. Canını ortaya koyup o adamı oradan kaçırır ve onu
sabaha kadar güvenli bir yerde saklar. O adam ertesi sabah kolundaki
tüm zamanı Will'e transfer ettikten sonra intihar eder. Adamın
ölümüyle ilgili tek şüpheli ise Will'dir. Annesini de babasını
da bu vahşi sisteme kurban vermiş olan Will'in ise, bu gidişe bir
dur demek için yıllarca beklediği fırsat, kolundan yansıyan 130
yıldır.
Filmde Will Salas'ı Justin
Timberlake oynuyor. Will'in peşindeki zaman polisini Cillian Murphy
canlandırırken, Will Salas'ın zengin kız arkadaşı rolünde
Justin'e Amanda Seyfried eşlik ediyor. Filmin yönetmeni ise
“Simone, Terminal, Truman Show, Savaş Tanrısı” gibi pek çok
filmde imzası bulunan Andrew Niccol'u görüyoruz.
Vahşi kapitalizmi çok farklı bir
yolla eleştiren filmi izleyin. Kurgusu güçlü, senaryosu sıradan
bir film. Ancak filmin bir dakikasından bile sıkılmayacağınıza
eminim.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder