24 Aralık 2012 Pazartesi

"Watchmen" Sembolleri Neler???

Watchmen’i sinemada izledik. Filmi izlerken tanrısal özelliklere sahip Jon’un alnında bir sembol fark ettim. Çemberin içindeki nokta. Emin olamıyordum. Başka bir sahnede kendi parmağıyla alnına bu sembolü çizdiği geçmiş bir görüntüyü izleyince “Aman Allah'ım” dedim.
Eşim “ne oldu?” dedi.
“Arada anlatırım” dedim. 13 yıl önce öğrendiğim bir pagan mitosu kafamda dönüyordu.
Ara olduğunda etrafımızdaki herkes filme küfrediyor ne kadar sıkıldığını söylüyordu. Biz ise zevkten dört köşeydik.
“Matematikte sıfır rakamını kimler buldu?” diye sordum eşime.
“İbn-i Sina mı?” dedi.
“Araplar buldu. Peki Mısırlılar, Çinliler, Mayalar bulamamış mıydı bu rakamı? Farketmemişler miydi yani”
“?????”
“Sıfır ortasında nokta olan çemberle sembolize edilir ve tanrıyı gösterir bu yüzden onu kutsal bulan milletler bildikleri halde kullanmamıştır. Mısırda, Mayalarda, Antik Yunanda ve daha pek çok kültürde bu sembol şöyledir: kendi kuyruğunu ısıran bir yılanın oluşturduğu çember. Yılan bir yandan kendisini tüketirken öte yandan kendini besler ve döngü hiç durmadan devam eder. Tüm sembol ‘ebedi dönüş mitos’unu anlatır. Sonsuza dek hayvansal bir bedende tekrar tekrar dünyaya gelmeye hapsolmuş tanrı: insan.”

“Sıfır nasıl olur da tanrıyı tanımlar?”
“Negatif rakamları düşün. Tüm rakamları -eksi sonsuzdan artı sonsuza kadar- topladığında bulacağın sonuç sıfırdır. Sıfır hem herşeyi kapsar hem de hiçbir şey O değildir.” İkinci bölüm başladığında tüm dikkatim Jon’daydı. Mars’ın yüzeyinde sevgilisiyle konuşuyordu. Süper güçler yakında nükleer savaşla dünyadaki tüm hayatı bitirmenin eşiğindeydi ve sevgilisi onları durdurması için Jon’u ikna etmeye çalışıyordu. Jon; evrenin bu yokoluşu hissetmeyeceğini söyleyerek, bireyin önemsizliğinden ve hayatın anlamsızlığından dem vurdu. Gitgide insanlıktan uzaklaşan bir tanrıydı o, artık emindim. Şöyle dedi: “Belki de tüm bunlar yoktan yaratılmamıştır”. Artık emindim, o, mutlak bire evrilen bir pagan tanrısıydı. Paganlardaki “mutlak bir”(yanılsatıcı olmayan, ikincisi olmayan bir), evreni yaratmamıştır, coşkun bir anında bir patlama bir fışkırma yaşayarak evrene saçılmıştır. Sembol tekrar gözümün önüne geldi, suya düşen damlanın etrafa yaydığı dalga gibiydi, yada big bang…Evrendeki herşey onun parçasıdır. O hiçliktir, çünkü hiçbir şeye bu tanrıdır diyemezsin, ama herşeyin bütünü tanrıdır. Yaratmadığı bu dünyadaki insanların hayatıyla ilgilenmez o. “Belki de tüm bunlar yoktan yaratılmamıştır” cümlesini kurduğu andan itibaren Jon, sözleriyle anıları arasındaki derin çelişkinin farkına vardı. Babası bir saat ustasıydı ve saat monte etmeyi ondan öğrenmişti. Usta olmadan saat kendi kendine monte olabilir miydi?

Yoktan yaratılış (ex nihilo) İslam öğretisinde vardı. Birden Fatiha suresindeki ayeti hatırladım: maliki yevm-id-din. Daha Kur’anın başında bu cümlenin niye konulduğunu daha yeni anlıyordum. “O din gününün sahibidir”. Dünyayı ve insanlığı yoktan var eden İslam Allahı, pagan tanrısından farklı olarak yaşadığı hayat için insanlıktan hesap soracaktı. İnsanla ve hayatla yakından ilgileniyordu, onu yoktan var etmişti ve onu yargılayacaktı. Eve geldiğimde kafam zırıl zırıl ötüyordu. Nadiren tecrübe ettiğim bir “öğrendiklerini birleştirme” hali yaşıyordum. Plotinus'un, Aristo'nun, Eflatun'un tanrısı ile bizimkinin farkı apaçık açılıyordu kafamda. Milan Kundera’yı yanlış anladığımı fark ettim. Var olmanın dayanılmaz hafifliği dediğinde, varolmanın karşı konulmaz hafifliği değil, varolmanın tahammül edilmez hafifliği demişti o:” unbearable”. Yanılmıştım, ebedi dönüş mitosunu doğru anlamıştı aslında. Eski hayatlarını hatırlamayan insan, bu tek hayattaki davranışlarını bilinçli kararlarla yönetmiyordu. Karşılaştırabileceği eski bir tecrübesi yoktu ve tüm hayatı bu belirsizlik, bu sisperdesi sarmıştı. Hayatı bilinçli kararlar değil tesadüfler yönlendiriyordu. Almanların dediği gibi, “einmal ist keinmal”di; birkere=hiçkere… Tekrarlanabilir görünse de kararlar tek seferlikti, hayattaki önemli kararların çoğunun telafisi yoktu. Sonlu bir hayatı sadece bir sefer yaşayabilen insanın trajedisi… Bilgisayarın başına oturdum, google’da “watchmen” yazarken müslüman olduğuma şükrediyordum. Açılan sayfalarda Jon’un alnındaki sembolün anlamını bulunca önce şaşırdım, sonra tatmin oldum:” hidrojen atomu”.
- ALINTIDIR -
Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: