7 Şubat 2013 Perşembe

"Alacakaranlık" Beni Bunalttı...

Ya ben yaşlanmışım, ya da bu gençlerin "iyi film" anlayışlarında bir sorun var. "Alacakaranlık Efsanesi" (Twilight) filmin gösterime girdiği gün sınıflarımdaki öğrencilerin yarısı okulu kırdı. Ertesi gün filmi öyle anlattılar, öyle anlattılar ki "E peki, bir izleyelim bakalım" dedim. Vampir filmlerini severim ya, zannediyorum ki bir şaheser izleyeceğim, gece korkudan sıçrayarak uyanacağım. Ama nerede? Al "Kız ve Kurt" filmini, çak "Alacakaranlık"a.

Konusundan falan hiç bahsetmeyeceğim. Ama yazık yazık. Vampir filmlerinin (kitaplarının) bir kurgusu vardır. Bir sürü kuralı, kendi içinde tutarlı yanları vardır. Aynada görüntülerinin yansımaması gibi. Güneş ışığına çıkamamaları gibi. Davet edilmedikleri hiç bir yere giremedikleri gibi. Sivri dişlerinin olması gibi, gibi gibi gibi... Ama bu film, kural falan tanımamış. Hem de basit bir senaryo uğruna. O kadar tuhaf ki vampir olmayan kız, vampirlerden daha soluk benizli. Oyunculuklar berbat (Esas kız Bella hariç). Romantizm, arabesk düzeyde. Senaryo, sıradan. 

Vampir filmi dediğin "Blade" gibi olur. Bir kuralı yıkarken kurguyu yıkmaz. Vampir filmi dediğin "Underworld" gibi olur. Işıklandırmasıyla, kostümüyle, görsel efektiyle, herşeyiyle göz doldurur. Vampir filmi dediğin "Vampirle Görüşme" gibi olur. Oyuncusu, oyunculukları, senaryosuyla hafızanızda iz bırakır.

Vaktiniz varsa başka vampir filmleri izleyin. Ya da yukarıda saydıklarıma tekrar atın.

Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: