20 Şubat 2013 Çarşamba

"The Artist" Sesli Filmlere Geçiş Yapabilecek Mi???

Gençler bilmez. Çocuklar ihtimal bile vermez. Benim yaşıtlarım için belgesel niteliğindedir. Babamın dönemi için nostaljiktir. Ama dedemin dönemi için hayatın anlamıdır. Nedir bu biliyor musunuz? "Sessiz Sinema"

Gelin biraz geriye gidelim: Sinemacılığın yeni başladığı dönemde, gelmiş geçmiş en romantik filmler çekilirmiş. Çünkü gözler konuşur, sözler susarmış. Peki sonra ne mi olmuş? Sesli sinema dönemi başlamış ve pek çok artist silinip gitmiş. Zira kiminin sesi güzel değilmiş, kimi duyguyu verememiş, ve saire ve saire... Neticede halk taze taze kan aramış ve aranan kan genç oyuncularda bulunmuş. Eskiler gitmiş, yerlerine yeniler gelmiş.

İşte bu tarihçeyi konu alan 2011 yapımı "Artist" (The Artist) adlı film, bu trajedinin bir temsilcisi olan George Valentin'in hikayesini anlatır. Sessiz sinema yıldızı George, şöhretinin doruğundayken sıradan bir genç kız olan Peppy Miller ile tanışır ve o kızı meşhur eder. Ama sesli filmlerin çıkmasıyla şartlar birden tersine döner. George tepe taklak inmeye başlar ve Peppy de bir yıldız olur. Hikaye, bu iki insanın çevresinde gelişir.

Film herşeyiyle bir "sessiz sinema klasiği". Makyajları, kostumleri, dekorları, müzikleri, alt yazıları, siyah beyaz oluşu, vb.   

Şimdiye kadar yüzlerce film yazdım ama bir daha sessiz film yazar mıyım, bilmiyorum. Daha doğrusu zannetmiyorum. Filmin senaristi ve yönetmeni Michel Hazanavicius (Fransız) da zaten bir daha böyle bir film yapmaz herhalde. Bunu da zaten dikkat çekmek için yapmıştı. Başarılı da oldu. (Filmin reytinglerinin çok çok yüksek olduğunu da söyleyeyim.)

İzleyin, kulaklarınız dinlensin.

Hayata İyi Seyirler...  

Hiç yorum yok: