Clint Eastwood gibi adamlar
gençliklerinde neyse, yaşlılıklarında öyleler. Böyle adamların
yetenekleri hiç körelmez. Üstelik böyle adamlar çoğunlukla
yükselen bir başarı grafiği çizerler. Beyefendinin sondan bir
önceki filmi “Öteki Dünya”dan pek memnun kalmamıştım ama
son filmiyle yine beni etkilemeyi başardı.
2008 yapımı “Gran Torino”ya
bir bakalım. Walt Kowalski (Clint Eastwood), eşini yeni kaybetmiş
huysuz ihtiyarın tekidir. Sivri dili yüzünden çocuklarıyla da
torunlarıyla da arası iyi değildir. Hele evi Çin mahallesinin
ortasında kalmış olan Kowalski için hayat gerçekten çekilmez
bir hal almıştır. Zira kendisi bir Kore Gazisidir ve Asyalılardan
tiksinmektedir. Hayatta değer verdiği sadece iki şey vardır. Biri
fanatizm düzeyindeki Amerikan Milliyetçiliği, diğeri de 40
yaşındaki emektar arabası “Gran Torino”su. Bir gün yan eve
yeni taşınmış Asyalı ailenin çocuğu Thao, beyefendinin Gran
Torino'sunu çalmaya kalkınca Kowalski komşularıyla iletişime
geçmek zorunda kalır. Onları tanıdıkça sevmeye başlayan
Kowalski, ailenin hırsız çocuğunu topluma kazandırmaya karar
verir. Böylece bizim huysuz ihtiyar ve ürkek hırsız hayatlarının
tecrübesini yaşamaya başlayacaklardır.
Film komedi filmi değil ama en
komik filmlerden daha komik. Ve aynı zamanda çok trajik. Hele
ailenizde bu tipte huysuz ihtiyarlar varsa çok rahat empati
kuracağınız bir film.
Mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Şiddetle tavsiye ediyorum. Zaten yapımcısı, yönetmeni ve başrol
oyuncusu Clint Eastwood'un kendisi olunca daha da rahat tavsiye
edebiliyorum.
İzleyin, beğeneceğinize eminim.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder