Metallica ve Iron Maiden'la daha 6 sınıftayken tanıştım. Hem de öyle"Nothing Else Matters"la falan değil, gümbür gümbür Trash Metal'le. Herkes Tarkan dinlerken ben çoktan uçmuştum. Kültürümüzle uzaktan yakından alakası yoktu tabi. Hele benim gibi tamburii bir babanın kızı ve kanunii bir erkek kardeşin ablasıyken, hiç mi hiç alakası yoktu. O yüzden olacak ki çok kenarda köşede kalmış bir filmi bulup çıkardım ve izledim. Özetleyeyim mi? "Punkçı Müslümanlar"
Gelin 2010 yapımı "The Taqwacores" adlı filme bir bakalım. Yusef, New York'ta bir üniversitede mühendislik fakültesi birinci sınıf öğrencisi olan Pakistanlı muhafazakar müslüman bir gençtir. Önceleri kampüsteki yurtta kalan Yusef, daha sonra kendisi gibi müslüman ama aynı zamanda punkçı olan çılgın gençlerle aynı eve taşınır. Kendilerine Taqwacores diyen bu gençler adeta batı dünyasının popüler serseri kültürüyle dini inançları arasında sıkışıp kalmışlardır. Evdeki gençler kadar ev de bir tuhaftır. Gündüz ibadethane olarak ev, gece çılgın partilerin verildiği bir mekana dönüşmektedir. Peki tüm bu karmaşa içinde kafası allak bullak olan Yusef acaba neler yaşayacaktır?
Filmin tanıdık bir oyuncusu yok. Film ekibi de tanıdık değil. Hatta çoğu kimse için senaryo da tanıdık değil. Ama aslında hepimizin her gün yaşadığı ve artık sıradan bulduğu görüntüler, durumlar, olaylar ve sahnelerle dolu.
Filmin reytingleri elbetteki çok düşük, çünkü filmcilik açısından bakıldığında çok amatör bir film. Ama ben ziyadesiyle empati kurdum. O yüzden de sonuna kadar izledim.
Merakınızı celb ettiyse izleyin. Yok etmediyse eski filmlere tekrar atmaya devam.
Hayata İyi Seyirler...
Gelin 2010 yapımı "The Taqwacores" adlı filme bir bakalım. Yusef, New York'ta bir üniversitede mühendislik fakültesi birinci sınıf öğrencisi olan Pakistanlı muhafazakar müslüman bir gençtir. Önceleri kampüsteki yurtta kalan Yusef, daha sonra kendisi gibi müslüman ama aynı zamanda punkçı olan çılgın gençlerle aynı eve taşınır. Kendilerine Taqwacores diyen bu gençler adeta batı dünyasının popüler serseri kültürüyle dini inançları arasında sıkışıp kalmışlardır. Evdeki gençler kadar ev de bir tuhaftır. Gündüz ibadethane olarak ev, gece çılgın partilerin verildiği bir mekana dönüşmektedir. Peki tüm bu karmaşa içinde kafası allak bullak olan Yusef acaba neler yaşayacaktır?
Filmin tanıdık bir oyuncusu yok. Film ekibi de tanıdık değil. Hatta çoğu kimse için senaryo da tanıdık değil. Ama aslında hepimizin her gün yaşadığı ve artık sıradan bulduğu görüntüler, durumlar, olaylar ve sahnelerle dolu.
Filmin reytingleri elbetteki çok düşük, çünkü filmcilik açısından bakıldığında çok amatör bir film. Ama ben ziyadesiyle empati kurdum. O yüzden de sonuna kadar izledim.
Merakınızı celb ettiyse izleyin. Yok etmediyse eski filmlere tekrar atmaya devam.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder