Geçenlerde bir film izlemiştim ve
sizinle paylaşmıştım “Los Angeles Sırları” adında. Hani şu
Los Angeles'taki uyuşturucu mafyasının çökertilmesiyle ilgili
bir filmdi. Mickey Cohen denen acımasız mafya babası ve çetesinin
çökertilmesi sonucu yeni bir çetenin peydah etmesi ve bu çetenin
liderinin hiç umulmadık biri çıkmasını anlatan bir filmdi.
Hatta Russell Crowe, Kim Basenger falan oynuyordu.
İşte dün akşam şans eseri aynı
konuyla ilgili bir film daha izledim. Bu kez Mickey Cohen'in hikayesi
anlatılıyor. Yani şöyle düşünün. Kronolojik olarak bu filmi
izlemeniz gerekiyor. Sonra Los Angeles Sırlarını.
Biz de şimdi 2013 yapımı “Suç
Çetesi” (Gangster Squad) adlı filme bir bakalım. Mickey Cohen,
tüm Los Angeles'ı saran en büyük çetenin lideridir. Acımasızlığı
dillere destandır. Şehirde satın almadığı polis kalmamıştır.
Mahkemelerdeki savcılar bile Mickey Cohen'e çalışmaktadır. O
kadar ki adam kendi telefon hattını kurdurmuş, her işini Hiçbir
engele takılmadan tıkır tıkır işletmeye başlamıştır.
Ta ki John O'Mara denen gözü kara
polis şefine takılıncaya kadar. John, evli ve bir çocuk babası
onurlu bir polistir ve Mickey Cohen'in işini bitirmeye kararlıdır.
Ancak John'un karısı, kocasının içine düşeceği tehlikenin
farkındadır. Bu yüzden, kocasının çalışacağı ekibi yüzlerce
dosya inceleyerek bizzat kendisi seçer. Böylece Mickey Cohen denen
canavarı ve onun çetesini çökertecek olan gelmiş geçmiş en
uyumsuz ama en seçmece polis timi oluşmuş olur.
Film tam bir yıldızlar geçidi. Sean
Penn'ler, Emma Stone'lar, Ryan Gosling'ler ve daha kimler kimler.
Filmin yönetmeni Ruben Fleischer, aynı zamanda “Zombieland”ın
da yönetmeni. Bu gerçek hikayeyi romana uyarlayan yazarımız ise
Paul Lieberman.
Film güzel. Başları biraz ağır
aksak gitse de devamında “Hay lanet olsun” hissine kapılacağınız
bir çok sahne var. Daha da kötüsü, bu sahnelerin hepsinin aslında
yaşanmış hikaye olması. Daha iyisi ise filmin mutlu sonla
bitmesi.
İzleyin, bir şeyler öğrenin.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder