Gerilim izlemek benim pek adetim değildir. Adı üstünde "geriyor". Hem de lüzumsuz yere. Ama dün reytingi çok çok yüksek bir gerilim filmiyle karşılaştım. İzlemeyecektim ama sırf oyuncu yüzünden izlemeye karar verdim. Filmin özetine ve künyesine bir bakalım. Sonra yorumlarıma geçeyim.
2013 yapımı "Prisoners" adlı film bir noel akşamı başlar. Yada onun gibi bir kutlama akşamı. Hikayeye göre Keller ve ailesi, Birch ailesine konuk olurlar. Maksat hem yemek yemek, hem eğlenmek, hem de çocukları oynatmaktır. Yemekten sonra gençler bir film açıp otururlar. Büyüklerse sohbete dalarlar. Ancak Birch'lerin küçük kızı Joy ile Keller'ın küçük kızı Anna birden ortadan kaybolurlar. Aileler önce küçük ve hızlı tarama yaparlar yakın çevreden başlayarak ama bir sonuç alamayınca o korkunç panik hal başlar. Keller'ın oğlu kızların en son sokaktaki bir karavanla oynadıklarını söyler. Bu durum hemen polise bildirilir. Polis karavanı çabucak bulur ve içindeki tuhaf adamı sorguya alır. Ancak bir şey elde edemeyince adamı serbest bırakır. Keller ise o adamda bir hal olduğundan fazlasıyla emindir ve bir gece vakti adamı kaçırıp hapseder. Sonra da başlar adamı sorgulamaya. Ama adam konuşmayıncaaaaaaaaaa...
Filmde Keller'ı Hugh Jackman oynuyor. Kabul edelim, bu babalık rolü beyefendiye çok yakışmış. Azimli ve yardımsever polisi ise Jake Gyllenhaal oynuyor. Karavandaki zihinsel engelli ve tuhaf adamı ise Paul Dano oynuyor. Ki genç adamların ikisi de birbirinden başarılı.
Filmi beğendim mi? Beğendim. Gerçi daha ilk 15 dakikada filmin sonucunu tahmin etmiştim ama yine de gerildim de gerildim.
Gerilim seviyorsanız; bir babanın çocukları için ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyorsanız mutlaka izleyin. İleri gitmek derken, öyle böyle değil. "Taken"dakinden falan çok öte. Bildiğiniz gibi değil.
Şu anda bile tırsıyorum. İzleyin yani.
Hayata İyi Seyirler...
2013 yapımı "Prisoners" adlı film bir noel akşamı başlar. Yada onun gibi bir kutlama akşamı. Hikayeye göre Keller ve ailesi, Birch ailesine konuk olurlar. Maksat hem yemek yemek, hem eğlenmek, hem de çocukları oynatmaktır. Yemekten sonra gençler bir film açıp otururlar. Büyüklerse sohbete dalarlar. Ancak Birch'lerin küçük kızı Joy ile Keller'ın küçük kızı Anna birden ortadan kaybolurlar. Aileler önce küçük ve hızlı tarama yaparlar yakın çevreden başlayarak ama bir sonuç alamayınca o korkunç panik hal başlar. Keller'ın oğlu kızların en son sokaktaki bir karavanla oynadıklarını söyler. Bu durum hemen polise bildirilir. Polis karavanı çabucak bulur ve içindeki tuhaf adamı sorguya alır. Ancak bir şey elde edemeyince adamı serbest bırakır. Keller ise o adamda bir hal olduğundan fazlasıyla emindir ve bir gece vakti adamı kaçırıp hapseder. Sonra da başlar adamı sorgulamaya. Ama adam konuşmayıncaaaaaaaaaa...
Filmde Keller'ı Hugh Jackman oynuyor. Kabul edelim, bu babalık rolü beyefendiye çok yakışmış. Azimli ve yardımsever polisi ise Jake Gyllenhaal oynuyor. Karavandaki zihinsel engelli ve tuhaf adamı ise Paul Dano oynuyor. Ki genç adamların ikisi de birbirinden başarılı.
Filmi beğendim mi? Beğendim. Gerçi daha ilk 15 dakikada filmin sonucunu tahmin etmiştim ama yine de gerildim de gerildim.
Gerilim seviyorsanız; bir babanın çocukları için ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyorsanız mutlaka izleyin. İleri gitmek derken, öyle böyle değil. "Taken"dakinden falan çok öte. Bildiğiniz gibi değil.
Şu anda bile tırsıyorum. İzleyin yani.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder