Daha orta okuldayken Yüzüklerin Efendisi üçlemesini okudum. Sınıf arkadaşlarıma da tavsiye edip durdum. Ama sınıfın erkekleri taso oynamakla meşguldü, kızları da İpek Ongun'un genç kızlara hitap eden kitaplarını okuyorlardı. Yıllar sonra üniversitedeyken üçlemenin fragmanlarına rastlayınca heyecandan deliye döndüm. Neyse ki bun filmleri takip ederken orta okuldaki kadar yalnız kalmadım. Üç filmi de defalarca sinemaya giderek izledim. Ve bir gün biteceği için içim cız ederek... Ama maalesef o gün geldi ve filmler bitti.
fakat ne şanslıyım ki Tolkien, evlatlarına gizli bir miras daha bırakmıştı. "The Hobbit"... Adeta tam paranın bittiği anda sandıktan çıkan bir kese altın gibi. Peter Jackson da bu mirası yeniden küllerinden doğuran bir akıl küpü sanki... Üçlemenin yönetmeni Peter Jackson yıllar sonra ekibi tekrar toplayıp ""The Hobbit" adlı tek kitaptan bir üçleme film serisi çıkarttı. Filmlerde ekibin bozulamaması çok iyi: Bilbo Baggins, Legolas, Frodo Baggins, Galadriel, Elrond, Gollum gibi, serüvenin köşebaşı rolleri yine aynı oyuncularla can buldu. (zaten bu oyuncuların çoğu başka filmlerde pek de öyle varlık gösteremişlerdi.) Öyle ki Frodo'yu canlandıran Eliah Wood'un "Kendimi yeniden evimde gibi hissetim" demesi ve Gandalf'ı canlandıran Ian McKennel'ın "Gandalf için kendimden başkasını düşünemiyorum" yorumu, bizim onları özdeşleştirdiğimiz kadar onların da kendilerini özdeşleştirdikleri anlamına geliyor.
Üçlemenin ilk filmi olan "The Hobbit: Beklenmedik Yolculuk", Bizim şu meraklı Hobbit Bilbo Baggins'in macera aramasıyla başlıyor. Uydum akıllı hobbitimiz bu kez cücelerle birlikte çıkıyor yola. Hem de cücelerin, yıllar önce Smaug isimli bir ejderha tarafından yağmalanan kayıp hazinelerini geri almak için... Sizin anlayacağınız bu kez filmde bol bol çirkin cüce ve az biraz da hobbit izleyeceğiz. Film Aralık ayında gösterime girecek. Peter Jackson bu üçlemeyi çekmenin öncekilerden daha kolay olduğunu, hatta yeni teknikler ve tecrübeler sayesinde, cüce ve hobbit sahnelerinin çekilmesinin oldukça kısaldığını söylüyor.
Tek kitaplık serüvenin 3 filmde işlenmesi bana biraz ticari bir fikir gibi görünse de filmlerin iyi olacağını ümit ediyorum. Aralık ayını "Bilbo merakı"yla bekliyorum.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder