Her zaman söylerim, dünyanın en psikopatça işi, anne baba olmaktır diye. Bizim ihtiyar delikanlı Liam Neeson "Taken" (Takip) filminde bize bunu bir güzel ıspatlamıştı. Bu da yetmemiş olacak ki, biraz daha pekiştireyim dedi. Ama bu kez daha farklı bir senaryoyla. Çünkü bu kez tehlikede olan hem karısı, hem kendisi, hem de kızı. Neden mi?
Birinci filmde Bryan Mills (Liam Neeson) kızını kaçıran çeteyi tek başına çökertince, çetenin lideri ve kalan üyeleri intikam almanın peşine düşer. Bryan ve ailesi, bir kaç gün geldikleri İstanbul'da güzel günler geçireceklerini umarken, malum çete Bryan'ı ve karısını kaçırır. Ancak Bryan'ın üstün çabaları sayesinde kızı kaçırmayı başaramaz. Şimdi Bryan'ın yapacağı en önemli iş önce karısını ve kendisini tıkıldıkları delikten kurtarmak, sonra da kızlarına ulaşmaktır.
2012 yapımı "Takip 2" (Taken 2)'nin yönetmeni, Transporter 3'ün de yönetmeni olan Oliver Megaton. Senaristi ise "Transporter 2" nin ve "Leon"un da senaristi olan Luc Besson. (Zaten başka biri yazsa çok kötü olabilirdi. Luc Besson işi iyi kıvırmış.)
Bu filmlerin birincisi daha özgündü elbette ki. Ama bu da fena değildi. Tabi bazı sahnelerde "İstanbul'u tanımasak, inanacağız" gibi bir his gelmemesinin de imkanı yok. (Polis arabalarının Tofaş Şahin arabalardan yapılmış olması gibi. Kasıt var tabi ki.)
Elinize "Taken" filmi geçerse mutlaka izleyin, Taken 2 geçerse onu da izleyin. Birinci filmi izlemeseniz de ikinci filmi rahatlıkla anlayabilirsiniz.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder