Piyasada görüp görebileceğiniz en çatlak filmler 99'da çekildi herhalde. Bugün bir tanesini daha izledim. Uçuk, kaçık, manyak ve bir miktar da sapık bir filmdi. Anlatayım mı? Hadi anlatayım.
1999 yapımı "John Malkovich Olmak" (Being John Malkovich) adlı filmde Craig, içe kapanık bir sokak kuklacısıdır. İşinde oldukça iyidir. Ancak sergilediği 'Abelard ve Heloise' performansın birinde daha izleyicilerden dayak yiyince nihayet bir iş bulmaya karar verir. Craig, gazete ilanından bir arşivcilik işi bulur ve başvurur. Ancak işyeri bir binanın 7.5'uncu katındadır. Evet, tuhaf bir ara kat. Herkesin iki büklüm yürüdüğü, asansörün yarı yolda durdurulup girebildiği bir ara kat. Bu ilginç işyerindeki işe hemen kabul edilir. Ancak Craig'in başına daha ilk günden bir bela bulaşır. Craig, evli olmasına rağmen, işyerindeki Maxiene'e aşık olur ve ona yakınlaşmaya çalışır. Ancak ukalalık düzeyinde havalı bir kadın olan Maxiene, Craig'e yüz vermez. Derken bir gün Craig, dosya dolaplarının arkasında saklanmış küçük bir kapı bulur. Kapıyı açar ve içeri girer. Kapı aniden kapanır ve Craig'i içine çeker. Ve Craig birden bire kendini John Malkovich'in beyninin içinde bulur. Craig orada tam 15 dakika kalır ve 15 dakika boyunca dünyayı John Malkovich'in gözlerinden görür. Sonra da kendini şehir otobanına düşerken bulur. İşte bu olay, silik şahsiyetli Craig'in Maxiene'i tavlayabilmesi için hayatının fırsatı olacaktır.
Filmde kuklacı Craig'i John Cusack oynuyor. Craig'in gudubet karısını ise Cameron Diaz canlandırıyor. Tahmin edeceğiniz gibi John Malkovich kendini oynuyor. Havalı kadın Maxine ise Catherine Keener tarafından canlandırılıyor.
Filmin senaristi "The Eternal Sunshine of the Spotless Mind"ın senaristi olan Charlie Kaufman. Beyefendi o filmde de bu filmde de İngiliz Edebiyatının köşe başı figürlerini çok iyi kullanmış. Filmin yönetmeni Spike Jonze ise bol bol sembol kullanmayı ihmal etmemiş. Çok hoş bir sentez olmuş yani.
Gelelim filmle ilgili fikirlerime. Bence film, görüp görebileceğiniz en aykırı filmlerden biri. Sonunu asla ve asla tahmin edemeyeceğiniz bir film. İyi adam yok, kötü adam yok. 3 - 5 dakikada bir şok edici bir sürpriz. Bir anından bile sıkılmazsınız. Uç noktalarda bir fantastik hikaye. Hiç bir şeyin mantıklı bir açıklaması yok ama aynı zamanda her şey mükemmel bir olay örgüsünün içinde.
Gel gelelim film sapıklıkta zirve yapmış. İşte tam da bu sebeple, dikkatli izlenmesi gereken bir film.
Ama izleyin. İzleyin ki kafanızda yepyeni bir boyut daha oluşsun. Tıpkı diğer 99 yılı filmlerinin yaptığı etki gibi.
Hayata İyi Seyirler...
1999 yapımı "John Malkovich Olmak" (Being John Malkovich) adlı filmde Craig, içe kapanık bir sokak kuklacısıdır. İşinde oldukça iyidir. Ancak sergilediği 'Abelard ve Heloise' performansın birinde daha izleyicilerden dayak yiyince nihayet bir iş bulmaya karar verir. Craig, gazete ilanından bir arşivcilik işi bulur ve başvurur. Ancak işyeri bir binanın 7.5'uncu katındadır. Evet, tuhaf bir ara kat. Herkesin iki büklüm yürüdüğü, asansörün yarı yolda durdurulup girebildiği bir ara kat. Bu ilginç işyerindeki işe hemen kabul edilir. Ancak Craig'in başına daha ilk günden bir bela bulaşır. Craig, evli olmasına rağmen, işyerindeki Maxiene'e aşık olur ve ona yakınlaşmaya çalışır. Ancak ukalalık düzeyinde havalı bir kadın olan Maxiene, Craig'e yüz vermez. Derken bir gün Craig, dosya dolaplarının arkasında saklanmış küçük bir kapı bulur. Kapıyı açar ve içeri girer. Kapı aniden kapanır ve Craig'i içine çeker. Ve Craig birden bire kendini John Malkovich'in beyninin içinde bulur. Craig orada tam 15 dakika kalır ve 15 dakika boyunca dünyayı John Malkovich'in gözlerinden görür. Sonra da kendini şehir otobanına düşerken bulur. İşte bu olay, silik şahsiyetli Craig'in Maxiene'i tavlayabilmesi için hayatının fırsatı olacaktır.
Filmde kuklacı Craig'i John Cusack oynuyor. Craig'in gudubet karısını ise Cameron Diaz canlandırıyor. Tahmin edeceğiniz gibi John Malkovich kendini oynuyor. Havalı kadın Maxine ise Catherine Keener tarafından canlandırılıyor.
Filmin senaristi "The Eternal Sunshine of the Spotless Mind"ın senaristi olan Charlie Kaufman. Beyefendi o filmde de bu filmde de İngiliz Edebiyatının köşe başı figürlerini çok iyi kullanmış. Filmin yönetmeni Spike Jonze ise bol bol sembol kullanmayı ihmal etmemiş. Çok hoş bir sentez olmuş yani.
Gelelim filmle ilgili fikirlerime. Bence film, görüp görebileceğiniz en aykırı filmlerden biri. Sonunu asla ve asla tahmin edemeyeceğiniz bir film. İyi adam yok, kötü adam yok. 3 - 5 dakikada bir şok edici bir sürpriz. Bir anından bile sıkılmazsınız. Uç noktalarda bir fantastik hikaye. Hiç bir şeyin mantıklı bir açıklaması yok ama aynı zamanda her şey mükemmel bir olay örgüsünün içinde.
Gel gelelim film sapıklıkta zirve yapmış. İşte tam da bu sebeple, dikkatli izlenmesi gereken bir film.
Ama izleyin. İzleyin ki kafanızda yepyeni bir boyut daha oluşsun. Tıpkı diğer 99 yılı filmlerinin yaptığı etki gibi.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder