5 Haziran 2017 Pazartesi

"La La Land" Oscar'lı Müzikal Film...

Batılılar müzikalleri çok sever. Bu sevginin geçmişe dönük temellerinin olduğunu bilmekte fayda var. Yıllar boyu tiyatro oyunlarının ve oratoryoların şimdiki sinemalara karşılık geldiği düşünülürse ne kadar güçlü olduğunu siz düşünün.

Küçük bir parantez içi bilgi verelim hemen. Batı edebiyatında -özellikle İngiliz edebiyatında- oyunlar ve tiyatrolar son derece önemlidir. Shakespeare dersem ne söylemek istediğimi anlarsınız herhalde. Tren vagonlarında oynanan eserler hem edebiyatın muazzam derecede atağa kalkmasını sağlamış; hem de yüz binlerce kişiye ekmek kapısı açmıştır.
En dramatik oyunlar ünlü bestekarlarca bestelenmiş ve sahneye çıkarılan yüzlerce korist tarafından seslendirilerek çok sesli korolara ve operalara kapı açmıştır.
Gel zaman git zaman tiyatrolar ve oratoryolar birleşmiş ve ahenkli bir tür ortaya çıkmıştır: Müzikaller...

Müzikallerin geçmişi bu derece güçlü olduğundan olsa gerek; beyaz perde ve beyaz cam bile müzikallerin kökünü kurutamamıştır. Müzikal biçiminde çekilen filmler sinemalarda gişe rekorları kırmış ve çuvallar dolusu Oscar heykellerini kucaklamayı başarmıştır. Moulin Rouge gibi... Les Miserables gibi... Singing In the Rain gibi... Grease gibi... Chicago gibi... Phantom of the Opera gibi...

İşte o kült filmlere bir tane daha eklendi. Hemen filmi inceleyelim efendim...

ÖZET
2016 yapımı “Aşıklar Şehri” (La La Land) romantik dram türünde. Hikayeye göre Mia Warner Bros stüdyolarında bir cafede çalışan genç bir kızdır. Mia'nın en büyük hayali her gün cafeye gelen ünlüler gibi ünlü olmaktır. Mia bu hayalini gerçekleştirmek için tüm oyuncu seçmelerine katılır ama beş sene boyunca hiç birine seçilemez. Bir gün -yine seçmelerde çuvalladığı bir gün- arkadaşlarıyla birlikte kafa dağıtmaya gider. İşte gün tıpkı kendisi gibi hayal kırıklıkları yaşayan Sebastian'la tanışır. Sebastian yetenekli bir Jazz piyanistidir. Ne var ki Jazz müzik ölmektedir ve Sebastian bunu bir türlü kabullenememektedir. Acaba Mia ve Sebastian kariyerleri için birbirlerine yardımcı olabilecekler midir???

KÜNYE
Filmde pek çok ünlü isim var. Ama en önemli iki isim elbette Mia rolündeki Emma Watson ve Sebastian rolündeki Ryan Gosling. Filmin senaristi ve yönetmeni Whiplash filminden de tanıdığımız Damien Shazelle. Whiplash'i izlediyseniz ortak ögeleri kolaylıkla bulabilirsiniz. 

YORUM
Ben müzikal tarz sevmem. Jazz da sevmem. Aşırı romantizm de sevmem. O yüzden bu film bana pek keyif vermedi. 

Ama bu tür şeyleri sevenler için bir kaç yorum yapabilirim. Filmin atmosferi muhteşem. En klasik Hollywood filmleriyle aynı yerlerde çekilmiş olan film nostaljiyi modern dünyada taşıyan şahane bir yapıya sahip. Sanki Rita Hayworth'ın eline cep telefonu verip Humphrey Bogart'la randevuya göndermişsin gibi bir havası var. 

Müzikal sahnelerin büyüsü de sizi alır götürür. 

Filmin sürprizli sonu ayrıca taktire şayan. 

Erkeklerin pek beğeneceği bir film değil ama kadınların bayılacağı bir film. 

E benden bu kadar. İsterseniz izleyin. Gerisine siz karar verin. 

Hayata İyi Seyirler...

Hiç yorum yok: