3 Ekim 2012 Çarşamba

"Inception"a bir "Başlangıç" yapalım mı???

Bir filmde aksiyon, entrika, aşk, kurgu, karmaşık ve gizemli ilişkiler, görsel efektler, ünlü oyuncular, kostüm, makyaj, vb herşeyi bir arada bulabilirsiniz. Ancak iyi bir filmde bunların hepsinin "en iyi"sini birarada bulursunuz. İşte Inception bu tür filmlerden biri.

Filmde kadın oyuncu olarak ufak tefek genç yetenek Ellen Page'i görüyoruz. Kendisi rüyaları mekansal olarak tasarlayan yetenekli mimarlık öğrencisi "Ariadne"yi canlandırıyor. Peki sizce "Ariadne" ismi bu karaktere tesadüfen verilmiş bir isim olabilir mi? Hayır, olamaz. Zira Ariadne eski bir Yunan tanrıçasıdır. Efsaneye göre kendisi, sevgilisi Theseus'a gireceği labirentte kaybolmaması için bir ip verir. Theseus labirentte bu ipi arkasında bıraka bıraka ilerler; düşmanı olan Minotor'u öldürür ve yine ipi takip ederek geri döner. Yani "Ariadne" yol göstericidir. Tıpkı filmde de olduğu gibi. Ariadne karakteri, rüyaların mekanlarını tasarlarken, filmin yönetmeni Christopher Nolan filmi tasarladı. Sonuç: En İyi Görsel Efekt Dalında Oscar Ödülü.

Leonardo Di Caprio hakikaten artık mesleğinin zirvesine ulaşmış. Karısını kaybetmiş ve  uzun zamandır göremediği çocuklarını yeniden görebilmek için büyük ve gizemli bir operasyon başlatmış olan çaresiz bir adam; bu rol ancak ve ancak bu kadar doğal oynanabilirdi.


Filmin sürpriz yıldızı, "Kara Şövalye Yükseliyor" filminde de "Robin" olarak yükselen sürpriz yıldız olan Joseph Gordon. Şanslı oyuncu filmin en yıldız sahnelerinden birinin baş aktörü. Yer çekimsiz ortamda kıran kırana bir dövüş. Beyefendi bu sahneyle bir düzine kadar ödül adaylığına layık görüldü.

Dark Knight serisinin de yönetmeni olan Christopher Nolan, belli isimlerle farklı projelerde tekrar tekrar çalışmayı seviyor olacak ki, Inception'daki karakter oyuncu kadrosunun hemen hemen tamamı, Dark Knight'ın da oyuncu kadrosunu oluşturuyor. Örneğin Tom Hardy, Joseph Gordon Levitt, Cillian Murphy, Marion Kotillard ve Michael Caine listede ön sıralarda yer alıyorlar. 

Muhteşem bir kurguyu, ilginç bir senaryoyu, gerçekçi görsel efektleri, usta oyunculukları ve daha saymakla bitmeyen bir çok özelliği bünyesinde barındıran Inception, çoktan arşivlerimizin baş köşesinde yerini aldı. Hatta eminim benim gibi pek çok tiryaki, ara ara filme tekrar atıyordur.
   
Bu filmi izleyin, çevirip çevirip bir daha izleyin. Her izlediğinizde daha da derinleşin. Tıpkı o malum rüyada 3 kat derinleşildiği gibi. Bu arada filmi izlerken toteminizi yanınızdan ayırmamayı unutmayın.

Hayata İyi Seyirler...

 

2 yorum:

Unknown dedi ki...

hala yerçekimsiz ortamda asansörün yere düşmesini anlayabilmiş değilim:) bomba düzeneğinden olduğu söyleniyor bu konuda ki fikriniz nedir hocam?

biraz filmlerden konuşalım dedi ki...

kendi sorunu cevapladın zaten sercancığım ama bir de ben anlatayım: adamımız önce asansörün kablolarını kesiyor ve sonra oraya bir bomba yerleştiriyor. sonra bombayı patlatıyor. böylece asansör bombanın aksi yönüne doğru ilerliyor. bu sahneyi bir daha izlediğinde göreceksin ki asansör aşağı doğru değil, yukarı doğru fırlıyor. asansörün içindekiler de tavana doğru değil, tabana doğru çakılıyorlar. karışık kuruşuk bir sahne işte. ama yine de filmin yıldız sahnelerinden...