Gelelim efsane serinin ikinci filmine. 2008 yapımı "Kara Şövalye"(Dark Knight) da en az birinci film kadar dolu dolu. Yani 50 filmlik hikaye yine bir tek filme sığdırılmış. (Biraz spoiler verebilirim, *'lı paragrafa dikkat!!!)
Filme bir bakalım. Bruce Wayne gizli kahramanlık işine iyice ısınmıştır. Wayne Yatırım'ın işleri Lucius tarafından tıkır tıkır yürütülürken, Bruce güzel kızlarla ve pahalı arabalarla sağda solda salınmaktadır. Elbette ki bu pozlar, Bruce Wayne'in sırrını perdelemek için paravan olarak kullanılmaktadır. Bir tarafta Komiser Gordon, bir tarafta korkusuz Bölge Savcısı Harvey Dent ve diğer tarafta da Batman, Gotham'ı olağanüstü güvenli bir şehre dönüştürmüşler, mafya babalarının bile sesini kısmışlardır.
Ancak Gotham'da yaşayan milyonlarca insanın içinden çıkan bir zır deli, şehrin bütün dengelerini altüst eder: Joker... Bu psikopat adam ne ölmekten çekinmektedir, ne de öldürmekten. Hapse girmek onun için hiç mi hiç önemli değildir. Bir ailesi, bir arkadaşı ya da bir ayak bağı yoktur. Geçmişi karanlık, tipi iğrençtir. Paraya değer veren biri değildir. Neden kötülük yaptığını kendisi bile bilmemektedir. Tek istediği, (Alfred'in de dediği gibi) dünyanın yandığını görmek, aslında tüm insanların kendisi kadar aşağılık olabileceğini göstermektir. Bunu ıspatlamak içinse kendine kobaylar seçmiştir: bir gemi dolusu masum insan, bir gemi dolusu mahkum, ve en önemlisi Harvey Dent.
***Tüm bu süreçte planları tıkır tıkır işleyen Joker, maalesef Harvey Dent'le ilgili emeline korkunç bir yoldan ulaşmayı başarır. Bunun bedelini ödeyecek olan kişi ise Batman olacak, bu görkemli kahramana "Kara Şövalye" damgası vurulacaktır.
Filmin ne kadar iyi olduğunu tarif etmenin bir yolu yok. 1989 yapımı Batman filmindeki Joker'e ne kadar güldüysem, bu Joker'den o kadar ürktüm. Ayrıca Harvey Dent'in "Twoface"e dönüşüm süreci başlı başına bir film olabilecekken, muhteşem bir kurguyla bu filmin baş karakterine dönüşmüş.
Bu filmi tavsiye etmeyeyim de hangi filmi tavsiye edeyim. Mutlaka izleyin.
Hayata İyi Seyirler...
Ancak Gotham'da yaşayan milyonlarca insanın içinden çıkan bir zır deli, şehrin bütün dengelerini altüst eder: Joker... Bu psikopat adam ne ölmekten çekinmektedir, ne de öldürmekten. Hapse girmek onun için hiç mi hiç önemli değildir. Bir ailesi, bir arkadaşı ya da bir ayak bağı yoktur. Geçmişi karanlık, tipi iğrençtir. Paraya değer veren biri değildir. Neden kötülük yaptığını kendisi bile bilmemektedir. Tek istediği, (Alfred'in de dediği gibi) dünyanın yandığını görmek, aslında tüm insanların kendisi kadar aşağılık olabileceğini göstermektir. Bunu ıspatlamak içinse kendine kobaylar seçmiştir: bir gemi dolusu masum insan, bir gemi dolusu mahkum, ve en önemlisi Harvey Dent.
***Tüm bu süreçte planları tıkır tıkır işleyen Joker, maalesef Harvey Dent'le ilgili emeline korkunç bir yoldan ulaşmayı başarır. Bunun bedelini ödeyecek olan kişi ise Batman olacak, bu görkemli kahramana "Kara Şövalye" damgası vurulacaktır.
Filmin ne kadar iyi olduğunu tarif etmenin bir yolu yok. 1989 yapımı Batman filmindeki Joker'e ne kadar güldüysem, bu Joker'den o kadar ürktüm. Ayrıca Harvey Dent'in "Twoface"e dönüşüm süreci başlı başına bir film olabilecekken, muhteşem bir kurguyla bu filmin baş karakterine dönüşmüş.
Bu filmi tavsiye etmeyeyim de hangi filmi tavsiye edeyim. Mutlaka izleyin.
Hayata İyi Seyirler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder