Hafta sonunu hasta
geçirdim. Hem de bütün hafta sonunu. Yani bildiğiniz gibi değil.
Sağolsun eşim hem annelik yaptı bize, hem babalık. Ben de
yataktan çıkamadığım bu iki koca gün boyunca tam dört film
izledim. İkisi önceden de izlediğim “Oyuncak Hikayesi 3” ve
“Taşıyıcı 2”. Diğer ikisi de çeşitli türden filmler.
Ama sonra fark ettim
ki ben daha önce “Oyuncak Hikayesi” serisine hiç değinmemişim.
Değinmezsem aklım kalır. Hadi başlayalım.
Özet
Oyuncak Hikayesi 1
(1995)
Filmdeki hemen hemen
tüm kahramanlar; oyuncaklardır. Olay, Andy adlı küçük sevimli
çocuğun oyuncakları arasında geçmektedir. Hikayeye göre Andy
tüm oyuncaklarıyla çok güzel oynayan mutlu bir çocuktur ama daha
da önemlisi oyuncaklar da hallerinden pek bir memnundurlar. En çok
da Woody. Zira Woody adlı oyuncak, Andy'nin en sevdiği oyuncaktır.
Ta ki Andy'nin 7. yaş gününe kadar. Peki o doğum gününde ne mi
olmuştur? Andy'ye doğum gününde yepyeni bir süper kahraman
oyuncağı gelmiştir. BUZZ IŞIKYILI!!! O günden sonra Andy yeni
oyuncağına adeta aşık olur. İşte bu olay Woody'nin kıskançlık
damarlarını kabartan ve hayatını karartan olay olacaktır...
Oyuncak Hikayesi 2
(1999)
Film yine aynı
odada başlar. Maceranın bu bölümünde Andy'nin annesi bozuk
oyuncaklardan birini bit pazarına çıkarır. Ekibin süper
kahramanı Woody, evin köpeğinin de yardımıyla o oyuncağı
kurtarmak için bir operasyon başlatır ancak bu sırada nasıl
olduysa kendini birden bire gizemli bir adam tarafından kaçırılmış
olarak bulur. Woody bu kaçırılma sırasında kendisi ve geçmişiyle
ilgili sıra dışı gerçeklerin farkına varacaktır.
Oyuncak Hikayesi 3
(2010)
Serinin son filminde
Andy artık büyümüş ve üniversiteye gitmeye hak kazanmıştır.
Bu sebeple artık odasını ve doğal olarak epeydir oynamadığı o
oyuncaklarını toplamak zorundadır. Oyuncaklarını çöpe atmaya
da hiç niyeti yoktur. Onları tavan arasına saklamak için hepsini
kocaman bir poşete doldurur. Ancak annesi o poşeti çöpe atınca
her şey alt üst olur.
Künye
Filmlerin üçünde
de tanıdık sesler var. Mehmet Ali Erbil var, Haluk Bilginer var,
Beren Saat var, Kıvanç Tatlıtuğ var, var oğlu var. Uzun uzun
anlatmayalım şimdi.
Yorum
Peki izleyelim mi?
Elbette. Hem de defalarca ve defalarca. Çocuk da olsanız, yetişkin
de olsanız defalarca izleyebilirsiniz. Hem de hiç sıkılmadan.
Tabi bu durum 2. film için pek geçerli değil. İkinci filmi bir
kere de izleseniz olur. Ama birinci ve üçüncü filmleri bir daha
bir daha izleyin derim. Hem de bu tatilde.
Hayata İyi
Seyirler...
P.S. Haaaaa!!! Meraklılarına duyurulur: Disney'in "sıradaki filmler" listesine göre serinin 4. filmi yolda. Hem de en geç 2015 yılında gösterime girecek(miş). Güvenmesem de inanmak istiyorum. Zira bir fragman izledim, gülünç ve saçma ötesi geldi. İnşallah diyelim artık ne diyelim...